Nedir ki hayat? Veya nerelerdedir ki aranan hayat? Hayat en sağlamından kapkaççıdır; mutlulukları çalar...En mutlu olduğun andır aslında gözyaşlarının kapı çaldığı. Veya kalbini açtığın gündür, aslında soğumaya başladığı. Aksak ritimlidir hayat, dinginliğin olmadığı, kimine çekicidir aksak ritimler ve kimine göre de en özeli akıcı melodilerdir.
Kimine göre hayat baharda başlar, kimine göre de güzde... Hazan yaprakları bana aşkı andırırken, size belki de ölümü çağrıştırır. Ve bence ölüm en büyük aşktır. Sessizce bağlar sizi kendisine; hayattan, yaşamdan çok ölümü konuşuruz. En zor anlarımızda hayatı değil, ölümü arzularız. En büyük aşk “ ölüm” dür. Sevgililerimize, “ Hayatım “ derken aslında gittiklerinde ölümü hatırlarız. Ve aslında onların varlığı hayatımız değildir de tam anlamıyla ölümümüzdür. En dürüstü belki de “ Ölümüm” demektir....
Kafamız karıştığında, canımız sıkıldığında neden gökyüzüne değil de toprağa bakarız!? Kurtuluş, çözüm neden ışıkta değil de karanlık, loş odalarda düşünülür?! Ve neden her cenaze aslında hüzün değildir?!
-- “ Öldü de kurtuldu? “
Ölüm, yaşamdan neden hep daha kolaydır biz ölümlüler için? Aciz yüreklerimizin en çok sığındığı liman neden hep ölümdür?
Sevişmeler bile neden hep ölüme benzer? Ayrılıklar, aşklar, şarkılar neden hep ölüm kokar? En acıklı şarkılarda neden gözlerimiz dolar? Aklımıza getirdikleri anılardan mı yoksa her yaşanmışlıktan sonra ölen, kaybolan duygularımızdan mı?
Ahmet Altan bir kitabında şöyle yazmıştı :
“ Allah insana öyle bir sabır vermiştir ki, doğduğu günden itibaren öleceğini bilerek , buna tahammül ederek yaşayabilir.” Yani tam böyle değil de böyle bir şey yazmıştı. Aslında iliklerimize kadar ölüm kokarız ya, unutmak işimize gelir...
Ben hep daha çok sevdim ölümü. Bu tamamen benim rahatsızlığım. Bana göre yaşam , göz kırpışı kadar süren bir ilizyon, ve tek gerçek “ölüm” . Veya o ölüm anı. Herşeyinle dürüst olduğun, çaresiz, korunmasız kaldığın tek an. En özel an , en güzel an... Ben hep ölüme yakın yaşadım. Hep çekici geldi bu meret bana...
Ben yaşarken ölüme yaşıyorum. O an geldiğinde , savunmasızlığım altında suçlanacak bir nokta olmaması için yaşıyorum. Ölümü rahat karşılamak için yaşıyorum. Ve diliyorum; ölüm beni aldığı gün herşey gerçek olsun artık!