Küçüktüm.Hedeflerim küçüktü.Daha çok başkalarının hedefleriydi.Mesela ne olmak istiyorsun diye sorduklarında asker diyordum.Çünkü büyük bir tutkuyla ruhumda savaş aşkı taşıyordum.Küçük asker oyuncaklarım vardı.İki kalemi birbiriyle dövüştürürdüm en basiti.Hatta uzunca bir zamanımı okey taşlarını renklerine göre farklı devletler kabul edip savaştırmakla geçirdim.Tabi bu bahsettiğim kendimi hatırladığım zamanlardı.
Biraz büyüdüm.Artık sistemin çarklarının içindeydim.Öğütülmeye başlamıştım.Okul, ders, sınavlar, iyi bir lise hayali, yine sınavlar.Her biri çiğneyip, tükürüyordu beni.Her birinin ağırlığıyla biraz daha, biraz daha azalıyordum.O zamanlar asker olmak hayali için Askeri Lise sınavına girdim.İyi geçmişti.Evet, kıl payı geçmiştim sınavı.Mülakatlara çağırılıyordum.Sınavı geçtiğimi öğrendiğim o akşamı unutamıyorum.Ortaokul balosu vardı o akşam.Her şey güzeldi, eğlenmiştim, mutluydum.Birçoğunu bir daha göremeyeceğim insanlarla birkaç saatimi harcamıştım.Harcamaya değecek saatlerdi.Balo çıkışında söylemişlerdi sınavı geçtiğimi.Muazzamdı.İnsan güzel geçen birkaç saatin sonunda ya da bir günün sonundan daha ne umabilirdi.
Tam da daha fazla ne kadar mutlu olabilirim derken mülakatlarda elendim.Çünkü dürüsttüm, saftım.Koskoca Türk Silahlı Kuvvetlerine yalan söylemek istemedim.Ben bu kurumun hayaliyle gelmiştim o yaşa ona nasıl ihanet ederdim.Nihayetinde bana doldurmam için verdikleri formun içindeki Fobilerin neler? sorusuna örümcek yazdım.Sadece dürüst olmak istedim.Dürüstseniz doğruyu yazmaktan başka şansınız kalmıyor ki.Hem sonuçta ben henüz biraz büyümüştüm.Dünyanın dürüstlük kabul etmeyen, herkesin birbirinin kafasına basarak yükselmeye çalıştığı bir çukur olduğunu nerden bilebilirdim ki.O büyük hayalimin bir anda dürüstlük gibi bir sebeple suya düşeceğini nerden bilebilirdim.Tüm bu olanlara rağmen sanırım dünyayı anlamaya, görmeye başladığım ilk an buydu.Örümcek bana çok şey gösterdi.
Örümcek Görüşü
dünyayı anlamaya, görmeye başladığım ilk an buydu.örümcek bana çok şey gösterdi.