Bu gün günlerden ne olduğunu söylememelisin kimseye
Belki bu sayede korunmuş olur evren yasalarının baş tacı
Sır;
Gülümsemez herkese kaldığı yerden
Ve ayna parıldamak için sıradan bir nefes beklemez
Cam civcivleri seslerine cevap verecekse eğer
Bir söğüdün kutsal boynu, mağaralara hapsedilmiş olmamalı
Can ezgisinin evinci kaknüs kuşunun gövdesinden gizlenir
Aşkın içine bir meltem esrimişi sığdırsam
Benden sonsuzluğu boyunca davacı olabilir
Yeter desen de hep yeni başlayan bir hüzünle
Gönlünü almak zor olur, kimsesiz alın başlığının
Ne çıkar bu baharla gelen renklerde ruhumuzun şavkına değmediyse
Sancınıyor bakışlar altında ezilen yüce topluluk
Yapraklarını alıp kabuklarını bırakıyor, bir ağaç, yüzü soluk.
Paslı kilitler ardında felsefesi yontulur kalenderi eylemlerin
Çıkıp gelmesem de çatının gölgesinden sarkacının üflemesinden
Ayrılmadığımı ve hep kıvrandığımı ayrılıktan, sen bilebilirsin sen.
Susmalığımı göz görmez yosunlarla süsleyip, işaretliyorum tarihi saptanmışgünleri
Kaybolmuş olalım adeta, bize avuç açan o günün bütün sonraların da
Evimiz ağ bağlamasa da
Ağımız da balıkta çırpınıyor olmasın
Keten tohumları, taş bir su düzeneğiyle
Sarışın çocukların ot ayrışığıyla
Seher tabloları arzulasın burnumuzun direğini
Kalbine efsun yazılan, hüdhüdün selamıyla yaşa
Beni unutma
Unuttuğunu hatırlama.