"Yazmak, aslında ölmek için bir bahanedir; okumak ise bu bahaneyi ertelemenin en zarif yoludur." - Umberto Eco"

Öz

Kendimi boğuyordum ettiğim vedalarda. Başarılı olamıyordum, veda ettiğim yere yapışıp kalıyordum, veda ettiğim yerde can veriyordum.

yazı resimYZ

Soğuk bir kolun bana uzanıp, tüm bedenimi taşa çevirmesinden ibaretti her şey. Belki anlatamazdım, tarif edemezdim bunları. Ama yaptım. Yalnızlık kuyusunda boğulurken yaptım. Biraz da başardım.
Yok muydu bunların bir getirisi? Olmayacak mıydı? Bu sorular kafamı kurcalıyordu, beni bir kelebeğe dönüştürüyordu. Çirkin kelebeği oynuyordum. Sonsuzluğa, kalıcılığa veda ediyordum.
Bazen de kurcalamıyordum, veda etmemesi daha kolay geliyordu. Kendimi boğuyordum ettiğim vedalarda. Başarılı olamıyordum, veda ettiğim yere yapışıp kalıyordum, veda ettiğim yerde can veriyordum.
Yine de veda etmekten vazgeçmiyordum...
Neredeydi bunun mantığı?
Aslında yoktu, olmayacaktı da. Anlamsızlıklar kuyusundan çıkma cümlelerdi bunlar, sadece benim dudaklarımda anlam bulan, her üflenen dumanda gökyüzüne ağıt yakarak çıkan...

KİTAP İZLERİ

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Peyami Safa

Acının ve Istırabın Edebiyatı Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Har-iciye Koğuşu", hastalığın pençesindeki insan ruhunun zamana meydan okuyan bir keşfi olmaya devam ediyor. Edebiyatın en temel işlevlerinden
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön