"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Papanın Armağanıydı Aslında Papağan

Ben balımı dudaktan esirgerken Çiğ taneleri sonbaharı gömsün, Biraz yana kaysın cisimler , Ve ayaklarım yeşersin.

yazı resim

Ben balımı dudaktan esirgerken
Çiğ taneleri sonbaharı gömsün,
Biraz yana kaysın cisimler ,
Ve ayaklarım yeşersin.

(Bugün kira günü ve ödemek imkansız )
Sobayı parçaladıktan sonra kırıntılarını yemesi için bir papağana verdik (yeni yakaladığımız.) Biz de yeni evlenmiştik zaten, yani yakalamışsınız (diyorlardı).Kalorifer peteklerini pencerelerin altlarına monte ettik ve arıların gelmesini bekledik.(Tanrı yazdırıyor bütün bunları,tanrı kimseye yazdırmasın) Birkaç tanesi geldiler,ama papağan bal toplamalarına izin vermeden onları yedi.Sobanın kırıntılarını tekrar birleştirip ,bu peteklerle değil,eski usul sobayla ısının dedi.
Oysa biz o petekleri ısınmak için koymamıştık.Bal istiyorduk sadece.
"O da ısınmak değil mi ?" diyerek , iç geçirişini ; büyük patlak gözlerindeki riyakarlığımızı belgeleyen bakışlarından anladık.
Çatı akıyordu,
''Ve lütfen dokunmayın ağlıyorum ben
Göz göz oldum yine ve ağlıyorum.
Delikler,sizin bakışkan oynak yuvarlaklarınız''

KİTAP İZLERİ

Engereğin Gözü

Zülfü Livaneli

İktidarın Göz Kamaştıran Işığı ve Bir Hadımın Gözünden Saray Zülfü Livaneli’nin, okurunu XVII. yüzyıl Topkapı Sarayı'nın loş ve entrika dolu koridorlarına davet eden romanı "Engereğin
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön