"Çok okumuş olmanın tek kötü yanı, artık herkesin ne kadar az okuduğunu bilmek zorunda kalmandır." – Umberto Eco"

Radyo Tiyatrosu

\- Yete gari buba. Temelli gırılırsa, ıradiyesiz galırsak daha mı eyi? …

yazı resimYZ

RADYO TİYATROSU

Küçük oğlanın “Dur vurma!” feryatlarını dinleyen bile yoktu. “Vur!” diyordu kocaman kara bıyıklı adam “Entarisini çıkar da vur.” Önce üstündeki yün örtüyü kaldırdılar, ardından entarisini çıkardılar. Pazen entari de çıkarılınca dımdızlak kaldı. Kara bıyıklı adamın ilk gün heybenin gözünden çıkarıp bağırttığı gibiydi artık.

Sırtına sırtına yumruğu vurdukça ses veriyordu ara ara. Bir an “Vurma ağam. Kulun kölen olam ağam!” dedi, sonra yine sessizliğe gömüldü.

Kara bıyıklı adam hışımlıydı: “Vur, böğrüne böğrüne, ciğerine ciğerine vur”.

Bu kez derinden bir at kişnemesi duyuldu. Ardından bir “Deeehh” sesi. Sonra o ses de kayboldu gitti.

Adam gitgide daha da hiddetleniyordu:

- Vur, daha sert vur! Yola gelmeyecek cavır icadı. Üstünden vur, kafasına kafasına. Acıma sakın.

Küçük oğlan artık dayanamıyordu. Abisinin elinden tutup, babasına döndü:

- Yete gari buba. Temelli gırılırsa, ıradiyesiz galırsak daha mı eyi?

Heyecanla bekledikleri radyo tiyatrosunu dinleyememek hepsini çok üzmüş, özellikle babalarını çileden çıkarmıştı. O hışımla habire “Vur!” diyordu büyük oğluna.

Annesinin çocuk gibi antariler diktiği, üstüne yün yelekler ördüğü pilli radyoya hiç biri kıyamıyordu aslında.

KİTAP İZLERİ

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Peyami Safa

Acının ve Istırabın Edebiyatı Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Har-iciye Koğuşu", hastalığın pençesindeki insan ruhunun zamana meydan okuyan bir keşfi olmaya devam ediyor. Edebiyatın en temel işlevlerinden
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön