Karaciğerimi delip geçip, ayrılıksı rakı sofralarımın sessiz sedasız misafiri oldun bu gece. Seni ben mi çağırmıştım, yoksa sen kendiliğinden mi gelmiştin, bilmiyorum ama, sisli dünyama bu saatte gelişin beni çocuk sevindirmişti. Ne yapacağımı, seni nasıl ağırlayacağımı şaşırmıştım. Şaşırmıştı beynimdeki bütün güncelliğiyle tazelediğim doğrular ve sen, belki de en olmadık zamanda gelmiştin. Belki de en olacak zamanda, akşamüstü serinliğinde, yangınımın, yayla kokulu gözlerini aradığında gelmiştin.İyi ki gelmiştin.
Ben hep bildiğin gibiyim. Cep telefonumun bataryası hep boştur, param her an bitmeye hazır, siyah beyaz filmde beklenmedik bir son gibidir. Hayatın melodisi dramdan geçmesede, Ahmet Kaya’nın isyan şarkıları arasında aşka dair bulduğum ezgilerde yaşıyorum. “Korkarım güzelim korkarım” diyorum bazen, bazen de “giderim” diyorum, diyorum da kime diyorum. İçtiğim rakıya kızmasam suyuna kızıyorum. Ne bileyim haydari tadında bulanmaya başlıyor beynim, kusacak gibi oluyor yüreğim birden, kaçıyorum kendimden, şehirden, ama tutulmuş tüm yollar bir yere varamıyorum. “Bir anka kuşu gibi kendimi külümden yaratıyorum.” Bu gece ölesiye içiyorum. Belki öldüresiye içiyorum, gecenin travmatik ucuz ışıklarına ve aşıklarına aldırmadan içiyorum.
Özlemlerim bir kat daha artıyor sen yanımdayken. Keşke gelmeseydin bu gece. Siyah beyaz film gibi kalsaydın hep aklımda. Bak bir yanım zaten kış, her yer soğuk, yerler buz biliyorum. Buz gibi yüreğimin yaz sıcağı oldun bu gece. Eridim öyle gözlerine baka baka, donmuş yüreğimin iletisi olan gözyaşlarımda. Özlem bitti bu gecelik, kış bahara kavuştu bu gecelik. Ya yarın? Ya özlem? Bilmiyorum. Oysa susuz içtiğim rakıların edasındaydım bugün.
Sigaram gibi
İki fıstık, bir kırık leblebi gibi
Rakı soframı özler gibi
Özledim seni
Tellerde asılı kalmış mekanik sesini
Yüreğimden geçen ayak izlerini
Sarhoş gecelerde nara atar gibi
Özledim seni
Biri kırık, iki dal gibi
Bir yanım kış, bir yanım yaz gibi
Siyah beyaz film izler gibi
Özledim seni
Karaciğerimi delip geçip, ayrılıksı rakı sofralarımın sessiz sedasız misafiri oldun bu gece. Seni ben mi çağırmıştım, yoksa sen kendiliğinden mi gelmiştin, bilmiyorum ama, sisli dünyama bu saatte gelişin beni çocuk sevindirmişti. Ya yarın? Ya özlem? Bilmiyorum. Oysa susuz içtiğim rakıların edasındaydım bugün.