Silik Sessiz Bir Geceydi Sensizlik

Gece uzun bir koridor Gece yasak bir masal

yazı resim

Kırık şişelerden yansıyan mor gözlerimde
Silik bir geceydi sensizlik
Her yer kusmuk her yer çürük et kokusu
Yanaksız yerden bitme lastikleriyle
Böğürüyordu beyaz bir şahinin egzozu

Safrasını boşaltırken cadde
Sigara elimde sessiz bir dumandı sensizlik
Alkol bulaşmıştı trafik ışıklarına hardal sarısı
Yollar, ince uzun bacaklı yere düşmüş bir kadın gibi ağlıyordu

Gördüklerim korkularımdan bile çoktu

Gece uzun bir koridor
Gece yasak bir masal

Tüm parasını bir baldırda boğan adamların işkembe nefesleri
Horultuya dönüşüyordu kapanmış kepenkler altında
Hoyrat ve yağlı elleri yosmaların memesinde
Pis bir pazarlık sürüyordu yarım yamalak

Gece dar ve dip yollara hazır
Gece telefon zilleri kadar isterik
Hani kalk gel diyordu senin geçen ki fırıldak kalçalı kadın
Hani telefon göğsünde her gece seni bekliyordu
Kim bilir kimin koynunda şimdi üç kuruşa
İçeri zorlarken biri, seninki mecbur alacak
Yoksa çantanın borcu kalacak marta

Gece adam ve kadın eritirken sabaha
Ağır adi parfüm kokusu terle bir şehre yayılır
Enkazdır geriye kalan
Geriye kalan uğultulu bir rüzgar
Yağmur sağar bulutlardan

Gördüklerim korkularımdan bile çoktular

Köprü ayaklarından okuldan kaçar gibi çıktı çocuklar
Gözleri bulanık gözleri korkulu biraz da uykulu
Patlak bir lastik gibi dizleri yerde çöküp durdular
Canı yanıyordu istanbulun saçları ıslak
Haliç sarı çamur taşıyordu boğazın ağzını kapatıp

Bundan sonrasını kim görse yazamaz
Yoksa şiir piç olur mundar ellerde

Kurtarın!...

Ayın altında oldu her şey bu son çığlık neye yarar
Arkadan tuttu bir el uzun kıvırcık saçlarını kızın
Çekti kendine doğru
Bursa işi çeliği parladı keskin bıçağın
Gördüler şahit çoktu
Ceset gözlerini katiline yapıştırmış, boşaltırken damarlarını
Kırmızı yırtık bir jartiyere benziyordu kaldırımlar
Ve kan damlamıştı on dört yaşındaki Agit’ in tinerine
Gördüler yıldız kayar gibi acelesi vardı ölümün
Canı yanıyordu istanbulun saçları ıslak

Silik sessiz bir gece bitti sensiz
Haliç sarı çamur taşıyordu boğazın ağzını kapatıp
Gördüklerim korkularımdan bile çoktu
Göçüyordu martılar egeye doğru

Başa Dön