Kanım akmadı önce sakindim
Nabzım yerlere döküldü hissetmedim
Tansiyonum fırladı uçurum aşağı
Yetişemedim
Hayal denizi vardı sanki gözlerimin önünde
Sis dağı gibi her şey puslu
Dolanmak istedim eteğinden bir kadının
Kalkamadım
Şimdi bak acı çekmiyorum
Yorulmuyorum da
Gözlerime bakıyorlar
Benimse ellerim serili bir yer sofrası gibi açık
Bekliyorum
Çığlıklar, trafik ışıkları, kaldırımlar
Ne çabuk geçiyor hayat
Bir siren sesi geliyor kulağımın ucuna
Korkuyorum
Hangi zavallı diyorum
Yetişmek için yollarda ölümden kaçıyor
Yollar açık mıdır, nefes alıyor mu
Bilmiyorum
Kim bilir kimin kanı birikir
Ölümlü bir kazadan arta kalan yığıntılar üstünde
Şok haberi geçiyor yeni yetme bir muhabir
Dinliyorum
Bu kadar soğuk mu olur akşamları
Kanım pıhtılaşıyor grimsi bir tat var dudaklarımda
Ayaklarımdan kan çekiliyor
Donuyorum
Şimdi uçuyorum
Kanatları vardı değil mi kuşların
Kalbim hiç yorulmuyor artık
Bedenimse gevşedi öyle rahat
Beyazlar içinde bir kadın sarılmış kokusu tanıdık
Kasılıyorum son orgazm dürtüsü içimde
Utanıyorum
Son nefesiyle üflenmiş ney sesindeyim
Çocukluğumdan kalma çığlıklarımla
Elleri havada dönüyor sevdiklerim
Soğumuş bedenimde sıcak terler içindeyim
Bu yara beni öldürür derken
İpi koptu geçmişin geleceğin
Ölemedim
Yana yatmış liman güzeli gibi
Bak ortasındayım hala hayatın
Ne ölmeye gücüm var ne sevmeye dermanım
Girdim nefessiz gecelere boğularak
Durdum kendime baktım
Hep böyle ateş böceğine hasret mi yaşamalıyım
Durdum kendime baktım
Sürünüyorum
Nasılsa karanlığa gömülmüş kör zindanlardayım
Gel gör, vur öldür beni
Nasılsa dökülmüş yıldızları semanın
Gel gör, vur öldür beni
Leğen kemiği sendromunda kalmasın ellerim