Sen dönüşü belli olmayan yolcu,ben yolunu bekleyen hancı bu şehirde.İçimin eksilmeyen yıkıklığı,hasretine eklediğin sessizliğin.Sensizlik senli umutlarımı çaldı çoktan.Zamansız istetti ölümü ruhumun devrikliği.
İçime döşediğin mayınlar,patladı damarlarımda,aşkımın şehitliğinde yatıyor ruhum.Kaçıncı ölmem bu,kaçıncı yitikliğin?
Güneşin kavrukluğu yeter mi gözümün yaşını kurutmaya?Sabaha varmayacak sandığım dipsiz gecelerden biri daha başlıyor.Başbaşayız yine hayalinle,tükenişlerimin vadesinin dolduğunu anlatıyorum ona konuşmuyor benimle,öyle duruyor karşımda dokundurmuyor kendine sen kokmuyor.Hayalin;mayası gözyaşlarım,özleminle yoğurduğum soyutluk boşluğumda.
Yarım kalmışlığımın hazmındayım. Beynimin ihtilalinin devrik lideri, bitmiyor bendeki iktidarın. Derin darbelerin izi saklı, tekerrür arsızı hafızada. Unutturmuyor seni. Kayalıklardan atasım geliyor kalbimi. Sana yanıklığı söndüremediğim, bedenimin ağır yükü kalbim.
Dönülmez yerde misin? Kahrolası bir sabah daha oluyor bak. Ve ben bugün de ölmedim. İstemiyor bu beden bu kalbi. Sensizliğe kalmadı direncim.
Önce gözlerin terk etti beni. Uzaklara çevirdi yönünü. Ömrümü hüzne saldı giderken. Mazoşistliğim düşüncemdeki evrimini tamamladı gidişinle. Ahlarım sığmıyor artık göz yaşıma. Sevda değil kıyamet sanki. Kim öğretti bana böyle yanmayı? Ne zoru var ki yazgımın benle? Ya seni versin ya beni alsın. İlk celsede müebbet beklemeye mahkum etti kaderim. Bütün umudumu belki de hiç çıkmayacak af haberine bağladı.
Seni yazmadı bana, taptığım. İsyanım engelle karışma. Bekliyorum işte serde yıllanmış hasretinle. Bekliyorum yolunun buraya düşmesini, gelişinle kapanmasını tüm gidiş yollarının.