Kadehimi yokluğuna kaldırıyorum
Hiç varolmamana ve inatla girmek istediğin hayatıma aynı zamanda.
Sabaha kadar içiyorum
Sarhoş olamıyorum
Hiçlikten öyle sarhoş olmuşum ki,
içkiler tesir etmiyor artık vucuduma
Saatlerce bakıyorum karşımdaki duvara
Benimle birlikte olduğu için,
ona da kadeh kaldırıyorum
Boş boş yüzüme bakıyor
Biliyor musun aynı senin gibi
Kimbilir kimlere konuşuyor da,
bana gelince mühür vuruyor dudaklarına
Belki de kelimeleri dudaklarını bulamadığı için çıkamıyor
Belki de suçladıklarım yokluğun getirisi.
Yerdeki eşyalar varolmayışına sevinir gibi
Anlamıyorum
Peki ben neden ağlıyorum?
Hiç olmayan, duvar gibi yaşayan, yaşatan biri için neden ıslatıyorum yastığımı?
Sokaktaki çocuklar bile yokluğunda gülüyorlar
Gidişine sevinen bir şehir var
Her şehir, varolmayanların gidişine sevinir ya
Peki ben neden sevinemiyorum?
Neden şehrin gürültülü karnavalına katılmak yerine bana armağan ettiğin şarkı eşliğinde
sigaramı tüttürüp şarabımı dikiyorum?
Olmayan varlığınla
bana köpek gibi davrandığın için mi?