Savaştan Kalma Bir Buruk Anı

Her gün umut umut diye bir yudum özgürlük uğruna.... Mum ile aranan sonsuz barıştır...

yazı resim

Dinleyin dostlar bir an beni,
Anlatayım size tüm dertlerimizi.
Kapalı bu kampta tutsağız biz.
İngiliz siyasetçi güler yüzleri,
Önce telledi ovayı kurdu çadırı.
On kişi her çadıra, birerde battaniye.

Avanak İngiliz der, gelmişsiniz holiday’e
Biz tahmin ederken kaçacağız erken.
Günler, haftalar, aylar geçerken,
Çadırlar, battaniyeler başlar ayrılmaya ikiye.
Birleşmemiş olacak komşular!
Bağırır avazı çıktığı kadar.

Şikayetimiz bu değil, dahası var.
Kampın girişinde yemekhane var.
Her akşam elinde tabak giderken,
Yemek kartı ile sıraya gir der.
Bazen sinirlenir aşçı bilmem neden?
Elinde kepçe söylenir gider.

Yemeğini alan çadıra döner.
Bir gece makarna, birde patates.
Sabahtan alırsın çay ile bisküvi.
Akşama sanma yemek değişecek.
Varsa gönüllü kadın ayıklasın patates,
Aksi taktirde yine makarna pişecek.
Tehdit eder gitmezsen eğer.
Bu akşamda aç kalsınlar der.
Bunlarla bitmez çektiklerimiz.

Su almak için saatlerce sıra beklerken,
Büyük küçük herkes kavga ederler.
Ara sıra testiler başlara iner.
Söylemesi ayıp ama gelmişken sırası,
İngiliz ihtiyaç için tuvalet yapmış.
Sanmayın ayıptır, utanma kalktı.
Torbayı çekmiştir, örttü kuyuyu,
Kapı koymayı da gerek görmemiş.
Çamaşır yıkamak, banyo yapmak dert.
Önem vermeyelim bu günler geçer.
Beş ay bitti, altı oldu.

Bak Ecevit der ‘zafer bitmedi’
Denktaş der ‘başını dik tut’
Ziya Rızkı, hadi arkadaşlar ‘bir miting daha’
Lütfü Doğan hep dua eder,
Ara sıra sen de amin çek.
Makarios bunamış gelecek ziyarete.
Hadi durmayın dönün evinize,
Biz kararlıyız gideceğiz kuzeye.
Yağmur yağar, çamur deryası olur.
Bilirsin çadırdan çıkması güç olur.

Her gün sayıklarız kaçarız diye.
Ortada döner hep aynı söz,
İnanın kaçacağız on beşine...

Başa Dön