Gökyüzüne doğru hızla atarken adımlarımı
Ve düşlerken güneşte yüzünün varlığını
Denizi sen kokar gibi kusursuz
Sen gibi kadife
Ve öylesine yumuşacık düşlerken zihnimde
‘Sen’ derken sana yalnızca
İçimde biriken onlarca hitabın varlığına aldırmaksızın
Harflere bürüyemiyorken tüm sözcükleri
Sadece sessiz, sadece sensiz
Yalnızca bir sen gibi yaşıyorsam düşlerimi
Ve sen gibi
Senle ilgili anlatamadığım, sayamadığım onlarca
Yüzlerce şey de
Büyüyorsa içimde varlığınla birlikte
Anlatamadığım duygular olduğundan yüreğimde
Tariflere sığmayan bir müziği anlamak gibi
Kulaklarda narin sesin.
Ve pembeleşmiş yanaklarındaki gülümseme
Cennet gibi
Yeryüzünde yerin yok ey sevgili
Sen tarifsiz
Sen anlatılamayan
Sen ve eşsiz güzelliğin
Yüreğinde kabaran kırmızı karanfiller
Ve beyaz güvercinler uçar gibi arasından ansızın
Öylesine derin, öylesine büyük
Ve öylesine bebeksi, saf güzelliğin
Uzadıkça uzayan mısralar arasında mavi gözlerin
Gökyüzü kadar karanlık ve mavi,
Düşler gibi
Sen, anlatamadığım
Dokunamadığım
Varlığıma bir sen ekleyip yaşamaya çalıştığım
Sen bitmeyen kelimeler ve söylenemeyen sözler
Sen tarifi imkansızım
Aşka adını verdiğim, sen dediğim….
Sen….
PELİN GİDER