"Dünyayı değiştirmek için edebiyat yeterli değilse, en azından okuyucunun başını ağrıtır." - Oscar Wilde"

Sen, Ben ve Dolunay

Dost dediğin tuttuğun el değil değdiğin yürektir...

yazı resim

Gördün mü gene Dolunay var tepemizde. Ben gördüm ve bir resmini çektim senin için, her dolunayda yaptığım gibi. Bulutların renginin siyahtan griye döndüğünü ve ayın gümüşe bulanıp bütünüyle süzüldüğünü benim gözümle görebilmen için. Birazdan atacağım posta kutuna fotoğrafı ve altına da diyeceğim ki “Kafanı kaldır ve kutsan bir kez daha!”

Ve sen biliyorum ki posta uyarısı aldığın an açacak mesajı ve gelen fotoğrafı benim gözümle göreceksin. Dışarıya çıkacak, çıplak göğün altında elinde bir kadeh kırmızı şarap ile hayata kutsanacak belki de dakikalarca gözlerini ayırmadan bakacaksın benim tam o sırada baktığım noktaya.

Veya belki de birazdan ben bir posta alacağım ve bakacağım ekranda ki ismine uzun uzun. Sonra alıp bir kırmızı çıkacağım dışarıya. Şubat soğuğuna inat dikileceğim aynı göğün altında, gözüm tam senin baktığın noktada.

Tek kelime etmeden, bir tek defa tereddüt etmeden. Aynı anda, aynı töreni aynı yalnızlıkla tekrarlayacağız bir an bile düşünmeden...

Tanrı seni korusun dostum!

Şubat 2008, İstanbul..

KİTAP İZLERİ

Engereğin Gözü

Zülfü Livaneli

İktidarın Göz Kamaştıran Işığı ve Bir Hadımın Gözünden Saray Zülfü Livaneli’nin, okurunu XVII. yüzyıl Topkapı Sarayı'nın loş ve entrika dolu koridorlarına davet eden romanı "Engereğin
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön