Seni Düşünüyorum

yazı resim

Seni düşünüyorum.
İşte, dalıyorum yine.
Bir düş serüveni, bir kaçınılmaz yol,
bir garip hayat başlıyor kalbimin en uç köşelerinde, bilincimin derinliklerinde.
İç içe giriyorum yani kendiliğimde.
Her bir seferinde, her bir yenilenim ve her bir gerçeklemeyle.
Ben bazen dalarım böyle.
Düş dünyalarına, rüya alemlerine, korku geçitlerine.
Şimdi düşeceğim yer bir şaşkınlık.
Çünkü geldiğim yer seni düşünme ferahlığında,
Bulacağım kendimi düşüneceğim yer kadarlık.
Biraz korkuyu, utanmayı, biraz da sevgiyi, umudu yaşıyorum.
Ve kendimi gerçeğin kollarına bırakıyorum..

Gözlerim donuklaşıyor,gidiyorum
Tam net değilim veya göremiyorum çevremi.
Zaman ve mekanın en yoğunlaştırılmış
ve katılaştırılmış şeklinin üzerimdeki ağır yüklülüğünde yorumluyorum
bu acemi duruşumu ve kontrolsüz derinleşmemi.
Yoksa pek acayip olmazdı bu yerler ve bendeki çözümlemeler.

çok uzak bildiğim hep hayalını kurduğum
bir görünüp bir kaybolan. üzerine titrediğim umut gibiydın.
gülleri biz tüketmedik guzel çocuk.

buralara bahar gelmeden
zaman dönüşümünde ve birleşimeden
yani ben böyle dalmadan derinlere, yok ettiler beni..
istenmemiş ama doğmuş. süt verilmemiş bir bebek kadar şaşkın kadım sensizlikte.
resmi denilen bir kimliğim yok ve olamazda bu yalın halimle
isimsiz bir mezar gibiyim
kimse sormaz soramazda cesaret edip ben kimim.
kendinizi kazar gibi kazın şu mezarlığı.
kapağını açarsanızve derinliklerine inerseniz mezarın..
belkide toroslarda kaybettiğiniz
"Me"leyen kuzuları ve çocukluğumu hala bulabilirsiniz mezarda.

şefkat emziren savaşan ve seven
gökyuzu kadar özgur
yeryuzu kadar canlı, hayatın sahibiydim ben
sahipsiz mezarda görmediğiniz göremediğiniz.

duysana beni...
Ben de hayatsın diyorum sana,
hayatın sırrı sende diye.
Bir zamanlık, bir aralık yada bir yanılmalık değil,
Hüzünden değil, kederden değil, Yalnızlıktan, ayrılıktan değil, hastalıktan değil.
Çok uzak bildiğim, hep hayalini kurduğum,
br gözüküp bir kaybolan, üzerine titrediğim umut gibi.
Gök maviliğinde ve mezar derinliğinde
ve dağ büyüklüğünde sevmenin büyüsü sende diye.
duysana beni.. bırakmasana....

Ne yapıyorsun orada.
Lanet olsun, hiçbir soruma cevap vermiyorsun.
Ne yaptım ben sana.

Bir isimsiz mezar başındasın işte
Eğilip diz çökmüşsün toprağıma
Koynunda bir demet karanfil, ağlıyorsun.
Tüm suskunluğunu bozup, tüm ürkekliğinin geçmişliğiyle ağlıyorsun.
Bir korkunç rüzgar esiyor yüzünde.
Bir soğuk ter süzülüyor şakağından.
Bir şeyler mırıldanıyorsun.
Tam olarak anlamıyorum ama,
beraberinde götürüyor beni.

duysana beni bırakma hadi
gulleri biz tüketmedik gul çokcuk bırakma beni..
kimliğim yok ziyan oluyorumbu sahipsiz mezarda.....

Nazlı Nur yılmaz
26 nisan cumartesi 2008
Ankara

Başa Dön