Seni dinliyorum şimdi. Yokluğun kanattı beni. O kadar söylemek isterdim ki sana seni deli gibi sevdiğimi. Uğruna neleri feda ettiğimi, dahasını da edebileceğimi. Gözlerimden ne olur anla. Seninle konuşamıyorum. Sen bana yasaksın. Sen asla’nın yüreğindesin, en uzaktasın. Aylardır senle yaşadım sensiz. Sana baktım seni göremedim, sana yakıştıramadım kendimi. Yasağa uzak kaldım, yasaklandım, yasakladım kendimi. Şimdi çaresizim, sensiz geçen her saniyem yılların acısını hasretini dikiyor yüreğime.
Bugün de seni yazmak istedim, her zaman olduğu gibi. Senin için yazdığım hikâyemi okudum, sonu gelmemiş. Hep başkasını yazmış ama senden vazgeçmemiş Havvayı okudum, yasak meyvenin cazibesine hayır diyememiş. Havvayı okudum senle anılarımı yaşarken. Benliğimi okudum sayfalarca. Hasretimi okudum Havvada, seni okudum sayfalarca. Yasağı okudum yaşlarla ve onunla.
İçim hiç bu kadar kanamamıştı. Onun beni sevmesi için neleri vermezdim ki. Ama şimdilik yeri kalbimin hiç ulaşılamayacak derinlikleri. Ama hiç ulaşılamayacak olan derinlikleri. Yüzlerce binlerce kilit takılmış en ulaşılmaz köşeleri. Yol yok oraya giden. Olmamalı herhangi bir yolu. Buna ne ben izin vermeliyim ne de bir başkası.
Çaresizim. Duygularım, mantığım, yasaklarım arasında sıkışıp kaldım. Hiçbir yana hareket edemiyorum. Daha da ötesi düşünemiyorum. Kilitliyim. Yüreğime kilitliyim. Sevdiklerime kilitliyim. Yüreğimdeki kilitlere ulaşacak yolumu da kaybettim, kaybettirdim.
Seni yaşıyorum, seninle yaşadıklarımla. Neden her şey ilk başlarken olduğu gibi değil. Ben seni sürdüremedim. Sana hak ettiğini veremedim. Şimdi, şimdi artık seninle yaşadıklarıma ağlıyorum, yeni olacaklara değil. Önümü göremiyorum, yürüyemiyorum, öyle işte…
Yasaksın, yasak kalacaksın… Ama her yasak anın yüreğimde derin kökler salacak ve hep orada yaşayacak, her saniyesi daha da güçlenerek… Beni affet, senden izin almadım, seni kalbime hapsederken… Affet…
Funda,,,,,2007, Çarşamba
Sadece sen, yasak sen