önümde uzayan bir şehir -benim olmayan
kızılına boyuyorum tepelerini
-bana ait bir sevdanın
gün batımındayım
düşlerim sana bulanık
sarhoşum
bu akşam
sensizliğin bıçak ucundayım
konuştukça sen
yalnızlığım yalıyor tenimi -rüzgar yerine
...sesin!
sesinin türküleri kaçıyor gözlerime -sebepsiz
gözlerim yanıyor
aldırma
ben kaçıncı kez sensizliğe ağlıyorum
sen
sen hiç susmadan anlat
sokaklarını
-bugün ayak izlerinden geçtiğim-
kentinin
benim olmayan caddelerini
yatağını
evini
bensizliğe boyalı duvarının rengini
bil ki
okyanus uzağında değilsin
sesin bugün redifsiz dokunuyor sesime
gel de bana
dilinin ucuyla
seviyorum -susarak
seviyorum seni en çıplak yalnızlığımla
ama yine de
sorma
bana çoktan çizilen nedenlerini -bensizliğinin
dilim lal
gitme vakti
uyu artık
sızılarımı sür
yastığına başını gömerken
üzülme yalnız değilim
biliyorsun
sarıp sarmaladım seni -alıp bir kış gününden
sen ki
ağustos sıcagında hala sarıldığım
kar yalnızlığım
bekçisiyim bu gece de
kül kızılında bir sevdanın
ben
şarabım
sensizliğim
uzak
ah çok uzak
zamanın senden çok gerisindeyim
güneş battı
sesin yok
gözlerimde yanan kar suyu
boşver
sebebi yok