Şifrem erdem, hoşgörü
Nasıl da yakışırdı, Başkent yapılaşırken
Dağ arası vadiye, Zap suyuna bir köprü
Koltuk, masa, el, ayak hep avanta çıkarı,
Kolaçan ettik yolu, iz sürdük üstünkörü.
Yakışırken bu çağda, İstanbul’a gerdanlık
Bağlantım ipek yolu, olmalıydı seyranlık
Güneşi doğmadan da, ağarsaydı karanlık,
Köprüler attık bir bir yürüdük üstünkörü.
Bağ, bahçe abıhayat bu taamdan sen de tat
Zevki sefa dünyalık, çarkı çevirsin kör at.
Vergi verip yeyip, iç egzoz gazını patlat,
Vekilim güleni var çok dürttük üstünkörü.
Vesayet altındayız, çıkıp gitti hep senden
Etiyle tuz da koktu, uyansan da erkenden
Karabük demirleri süper ligde çok etken,
Aş kapları değişti, hoş gördük üstünkörü.
Bu sıkleti çekemez, bu döşeme, bu tavan
Demokrasi halk gücü, olamaz tozkoparan
Köy peşinde ağalar, sözüm ona din, iman,
Kantarın topu kaçtı, ah bu halden ötürü.
Memleket hür, egemen değil ki müstemleke
Lazım horon teperken, dizlerim tutsun lorke
Bölünemez dölümüz kelinden düşsün takke,
Parolamız tolerans, şifrem erdem, hoşgörü.