Şinasi Özdenoğlu'nun Türkiye Sevdası

Son dönem Türk şiirinin köşe taşlarından birisidir Şinasi Özdenoğlu!.... Gümüşhanelidir köken olarak!... Şairliğinin yanında yazardır da… Güçlü bir kalemi vardır. Siyasal Bilgiler ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunudur. Ben oldum olası hukukçuların şiire ve edebiyata olan tutku derecesindeki bağlılıklarına hayret ederim. Bir o kadar da takdir ederim bu ince zevklerini.

yazı resimYZ

M.NİHAT MALKOÇ

Son dönem Türk şiirinin köşe taşlarından birisidir Şinasi Özdenoğlu!.... Gümüşhanelidir köken olarak!... Şairliğinin yanında yazardır da… Güçlü bir kalemi vardır. Siyasal Bilgiler ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunudur. Ben oldum olası hukukçuların şiire ve edebiyata olan tutku derecesindeki bağlılıklarına hayret ederim. Bir o kadar da takdir ederim bu ince zevklerini.

Özdenoğlu güzel yurdumuzun çeşitli ilçelerinde kaymakamlık görevlerinde bulunmuştur. Daha sonra avukatlık yapmıştır. 1960 senesinde Kurucu Meclis Üyesi olmuştur. 1969’da da milletvekili olarak meclise girmiştir.

Şiirle genç yaşlarda danışan şair, elli yılı aşkın bir süreden beri sanatla ve edebiyatla ilgilenmektedir. Bu arada çeşitli ödüllerle taltif edilmiştir. Bunlardan bazıları “Macar Rapsodisi” adlı eseriyle “Nemzetör”,çevreyle ilgili yapıcı gayretlerinden dolayı “Başkent Onur Ödülü” sayılabilir. Atatürk’le ilgili olarak yazdığı şiiri Kültür Bakanlığı tarafından seçilerek “100.Yıl Atatürk Marşı” olarak bestelenmiştir. Sanat ve edebiyatın şiir, deneme, öykü ve siyaset dallarında yirmi civarında eser vermiştir.

Şinasi Özdenoğlu tam bir Türkiye sevdalısıdır. Bu aşk onda tutku derecesinde sağlam ve güçlüdür. Bunu pek çok şiirinde görebiliriz. Paris’te yaşadığı altmışlı yıllarda yazdığı mısralar bu aşkı tüm ihtişamıyla ortaya koymaktadır:

“Ey gelecek kuşaklar, duyuyor musunuz beni?
Ey yoksul topraklarım, yumarken gözlerimi
Son nefesimde uzanıp
En uzak yıldızlara
Son nefesimde bile
Adını yazacağım:
Vatanım!”

Osmanlı Devleti, bir Cihan İmparatorluğu’ydu. Türkiye Cumhuriyeti, onun enkazı üzerine kurulmuş bir devlettir. Üç kıtaya sığmayan Osmanlı’dan şimdi eser yok. O büyük devlet, dünyaya adalet dağıtırdı. Nedense o düzeye bir daha gelemedik; tılsım bozuldu. Dışardan körüklenen fitne fesatla birbirimize düşürüldük. Teknoloji yolunda ilerleyen araca bindik ama sözde dostlarımız gaz yerine hep frene bastırdılar bizi. Onun için de yerimizde kalakaldık. Avrupa uzayı bölüşme projeleriyle uğraşırken biz iç dünyamızdaki bir kafese hapsolup kaldık. Bu durum Avrupa’da yaşayan Türkleri de rencide etmektedir; aşağılık kompleksine kapılmalarına sebep olmaktadır. Bir süre Fransa’da yaşayan Özdenoğlu bu duruma temas ederek Osmanlı’nın eski görkemli günlerine atıfta bulunarak adeta o büyük devletin ikliminde gölgelenmektedir. Bunu buruk bir ruh burkuntusuyla dile getirmektedir:

“Fransa’nın tarihi varsa, benim de var
Padişaha sığınan bir Françesko vardı
Kanunî konuştuğu an dünya susardı
Şimdi susmak sırası bana mı geldi?”

Anadolu insanının sıcaklığını, samimiyetini, insan sevgisini, merhametini ve bütün sıkıntılara rağmen hayata bağlılığını dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. Bizim insanımız karşılıksız sever, sevginin ardında menfaat izlerine rastlayamazsınız. Dertlerle yüklüdür yedisinden yetmişine kadar!.... Ama bu dert onun coşkusuna kem vuramaz hiçbir zaman…Yalana dolana yer yoktur bizim insanımızın sevgi ve hoşgörüsünde!... Her şey tıpatıp aslına uygundur yürekten çıktığı hâliyle… Anadolu insanının bu saflığını Avrupa’da boş yere aramayın; arasanız da bulamazsınız çünkü… Her şey çıkara dayalıdır orada. Bu, baba-oğul ilişkisinde bile kendini gösterir. Avrupa’yı gezmiş bir insan olarak Özdenoğlu bunun fevkalâde farkındadır. Ama geri kalmışlık kader diye alınlarına yazılmıştır bu insanların. Oysa bu olsa olsa tembelliğin yansıması olur. Özdenoğlu insanımızı bu geri kalmışlık hastalığından kurtarıp uzay yarışına sokmanın özlemini duymaktadır:

“Ben, Türkiye sevgisini senin gibi anlamadım
Hiçbir yalancı şarkıya hayranlık duymadım!
İnsanı harcatmadan, tüketmeden, köle etmeden
Sevgi ve alınteri sürerek kurşun yerine namlulara
Koşar adımla varmak en öndeki siperlere
Geri kalmışlığın rezil uykusundan uyandırmak
Milyonları…
İyicene bir sarsarak
Ha şöyle!
Uzay yarışına sokabilmek Türkiye’yi…”

İnsanımızın acıları,yalnızlığı,hasreti,kaderine terk edilmişliği şairi yürekten yaralar.Onun içindir ki onun yurt güzellemelerinde biraz da ağıt havası vardır.Yurdumuz cennetten koparılmışçasına güzel ama ne yazık ki asırlardan beri bu toprakların bekçiliğini yapan insanlarımızın bahtı kara!... Budur şairi yürekten yaralayan!.... Topraklarımızda gözü olan ecnebi milletler böyle olmasını istemiş… Bizim ilerlememiz onların çıkarlarına hizmet etmediği için hep kösteklemişler bizi. Bu da insanımızın yaşamına yansımış bugüne dek… Şinasi Özdenoğlu bunun böyle devam edeceği kanaatinde değildir. Çünkü ona göre geri kalmışlık kader değildir. Silkinip kendimize geleceğiz en kısa zamanda. Buna inanıyor ve şöyle haykırıyor:

“Uyanacaksın bir gün, “Uyan!” diye diye
Yiğit insanlar ülkesi,Büyük Türkiye!…”

Başa Dön