hayatı, varlığın kaba etiyle
ve tanrının üreme organıyla özetleyen bir dünyada
bir porsiyon
ve benden bir boy büyük
bir mutluluk için
sıraya girmiş gibi hissediyorum kendimi.
sıralardan hoşlanmam.
banka ya da otobüs kuyruklarından
yaşamsal kara lekelerin
doktor reçeteli delilerine
beyaz gömlek giydirmek için
bir porsiyon ve benden bir boy büyük
bir adam arıyorum sanki.
cehennemin dökülen dişlerini bileyip
boynuma asıyorum
kan akmıyor.
kan hiç akmadı.
biseksüel bir rüyadan uyanıp
beynimi sıvazlıyorum.
ölür diye korktuğum düşleri rahmime yerleştirip
sancıya teslim oluyorum.
içinde yaşadığım bir şehir var
içimdeki soluğu saklayan
aklımı bir hastane köşesine terk edip
nefes alışıma anlamlar yüklüyorum.
yoğun bakım ünitelerine inat
oysa biliyorum
ne yaparsam yapayım
hayatı, varlığın kaba etiyle
ve tanrının üreme organıyla özetleyen bir dünyada
nefes alışıma da
ancak benden bir boy büyük bir tanrının nezaketinde
ve merhametin nezaretinde
atom altı tanecikleri kadar yabancı kalacağım
bu şiir değil
Hayatın asık yüzünden düşen bin parçanın biri sadece
ben
ve doktor reçeteli o deli gibi
yakamdan düşmeyen adımların
adamlara ulaştığı ıssız yollarda
sürgüne yollanan bir serüvenden
kaçıp ayağını burkan
bir sincabın öyküsü ya da.