Bir çok şey olmak istedim ben çok eskiden. Önce doktor olmayı istemekle başladım. İyi hatırlıyorum plastik doktor takımları ile oynarken en çokta enjektör ilgimi çekerdi. Doktor olacağım, dedim kendime ve herkese. Olamayacağımsa çok kısa bir süre sonra çıkıverdi meydana. Kızılay kolu olduğumda okulda ne yazık hiç düşen kalkan olmadığı kesat günlerde, bu işi kendim becerip sinsice düşürdüm birkaç kişiyi. Ne yazık kan tutuyordu beni. Hala da tutar. Beş yıldızlı otel gibi hastanelere giderim hep paraya kıyıp. O ortamı, sağda solda ahlayıp, inleyenleri görmemek için.
Yazar olmak istedim bir süre, oldukça uzun bir süre. Bununda boş bir hayal olduğu çıkıverdi meydana.
Yeteneğim yok, imla zayıf, dirayetli değilim, dağınık biriyim, bunun için tutkuyla çalışmak gerek vesaire vesaire. Olamazdım olamam biliyorum.
Ama aklıma bir gün sinek olmayı dehşetle arzulayacağım hiç gelmemişti. Asla Kafka’dan esinlenme değildir bu. Haddimi bilirim ben emin ol. Bilirsin zaten… Hem onun kahramanı içinde bulunduğu durumu arzulamadı. Benimkinde ise tamamen istek söz konusu.
Evet bir sinek. )
O kapı arkamdan kapandığında; senin içerde ne halde olduğunu, ne hissettiğini görmek için bir sinek olabilmeyi çok arzuladım ben.
Örneğin sen ne olmak isterdin? )
Sadece bir teklif.
Örneğin dizlerim… Ayağımın altından kayan toprak parçası üzerinde kalmayı başaran dizlerim olmak ister miydin?
Örneğin sesim… O bütün saatler boyunca sakince boğazımdan çıkabilmek için gırtlağımı yırtan sesim olmak ister miydin?
Örneğin kulaklarım... Bütün sözlerini, şakalarını duymak zorunda olan kulaklarım olmanı ben bile istemem.
Örneğin kalbim… Onun işiniyse çoktan bitirmiştin zaten. Ben sadece zayıf bir ritmin peşine takılmıştım. Çok uzaklarda yanan hayal meyal bir ışığın peşine takılan biri gibi.
Örneğin bir mezar kazıcı… Çok uzun zaman önce gömdüğüm bir acıyı yerinden çıkarmak isteyen bir mezar kazıcı olmak ister miydin?
Sinek
Bir çok şey olmak istedim ben çok eskiden.