Sokrates Neden Yazmadı
Geçenlerde bir vakıfta felsefe konuşmaları yapmam önerildi.Kabul edip hazırlıklara başladım.İlk olarak Sokratesten başlamaya karar verdim.
. O günler yazdığım öyküler için bazı yayınevlerinin kapısını çalıp umutsuzca geri döndükçe, ürettiklerinin basılı duruma getirilememesinin nasıl acı verdiğini de yaşıyordum. Yaşadığım sorunla Sokrates paralellik kurdum hemen. Kişiliğine ve söylediklerine ilişkin çok geniş bilgi olmasına karşın neden yazılı belge bırakmamış, tek satır yazmamıştı Sokrates.
Bilginin en yüce erdem olduğunu öğütlerken, aynı bilginin kalıcılaşmasının yazmaktan geçtiğini fark edememiş miydi ? Bu gerekçe pek de olası değildi.
Babası heykeltıraş ,annesi ebeymiş. Varlıklı bir aileden gelmemesine karşın Atinada ilköğretim parasız ve zorunlu olduğu için iyi de bir eğitim (günün koşullarına göre) almış. Demek ki düşündüklerini yazıya dökecek ölçüde okuma yazma biliyormuş. O halde hangi nedenlerle yazma bilgisini, yazı kanalını kullanmamış sorusu takılıverdi aklımın bir köşesine.
.Jimnastik, şiir, astronomi, gramer, matematik öğrenmiş. Baba mesleği olan heykeltıraşlıkta da iyiymiş. Zahmetli olmasına karşın heykel yapmış da, yazmayı denememiş.
Hangi akla hizmet için sözlerine ve heykele verdiği önemi yaşamından ve sözlerinin kalıcılığından esirgeyecek kadar cimri davranmış.
Yaz, kış sırtında büyük ve eski bir paltoyla, yalınayak dolaşırmış. Sokratın nasıl bir hayat sürdüğü bilinmiyor.İş yaptığı duyulmamış, yarını düşündüğü görülmemiş. Öğrencileri sofralarına onur vermesini istediklerinde onlarla birlikte masaya oturur, sağlıklı ve güleç olduğundan, çevresindekiler arkadaşlığından hoşnut kalırdı. Ama karısı ve çocuklarını yüz üstü bırakmıştı; bu yüzden evde rahatı, huzuru yoktu.Karısı Ksantippeye göre, Sokrat, bir işe yaramaz tembelin biriydi. (Felsefe Kılavuzu- Will DURANT)
Buradan çıkardığım ilk sonuç, Sokrates yoksulluğun kurbanı olmuştu. O zamanlar basılı evrak kaç paraya çıkardı ve anlaşılan o ki; Hiçbir zaman Sokrates bunu karşılayacak güce sahip olmamıştı. Bu nedenle matbaaların kapısından bile bakmamış olmalıydı. Ama aklından geçirmiştir diye düşünüyorum. Büyük olasılıkla beğenmediği bir çok düşünürün kitaplarının çıktığını görünce üzülmüştür bile.
Cemil SENA, Filozoflar Ansiklopedisinde Sabaha dek kadeh çarpıştırılan büyük şölenlerde şarabın etkisiyle konuklar uyuya kaldığı zaman, o, bir kenara çekilir; güneş çıkıncaya dek düşünürdü. Hiç bir çalışma ve yorgunluk onun gürbüz vücudunu sarsmazdı yazıyor.
AnaBritannica-Cilt 19 Sokratesin kişiliğinin ilk çağ yazarları arasında en çok dikkat çeken yanı mistik tutumuydu.Sık sık kendinden geçerek saatlerce hiç kıpırdamadan dururdu. İçinde bir daimonion (küçük cin) bulunduğunu, yanlış bir davranışa yeltendiği zaman kendisini uyardığını söylerdi
Bunlardan çıkardığım iki sonuç var; birisi, Sokratesin yazmamayı ilke edindiği.İkincisi ise tembelliği. Bedeni ve dimağı çelik gibi sağlam olan birinin tembellik gibi bir hastalığının olması da kuvvetle muhtemeldir. Gerek karısının, gerekse dostlarının anlattıklarına bakılırsa, aylaklık, hırpanilik ve sadece konuşmayı yeğlemesi tembelliğinin göstergesidir.Bu tembellik ki, çalışmasını ve para kazanmasını da engellemiştir.
Yine AnaBritannicada Retorikte usta olan Sokratın retorik (hatiplik sanatı) okutmasını Otuzlar yasaklamıştır yazıyor. Bu bilgiye ulaştıktan sonra aklımıza, kendince planlar yaptığı bir döneminde yasağa karşı direnmemeyi, uslu yurttaşı oynamayı düşünmüş olabilir dedirtir mi Yasağın nasıl bir bela olduğunu, yazılı belgelerin başa neler getireceğini hepimiz biliriz. Ancak Sokratesin ölüme ve cezalara karşı olan tutumunu bilince, bu yasağı, yazmasına engel olmaktan fazlaca uzak ve öngörülmeyen ihtimal hanesine alabiliriz.
.
Kendi iradesiyle de, yönetimin baskısıyla da yazılı belge bırakmamış, hiçbir satır yazmamış olan Sokrates, bu kadar açık ve net biçimde günümüze nasıl ulaşmıştır sorusu da yanıt bekliyor. Denilecek ki Platonun yazdıklarını ve Nasrettin Hoca gerçeğini ne yapacağız. Sokratesin çağdan çağa yaşamasını Platona bağladık ve kurtulduk.
Çağa yön veren onlarca ( Demokritos vd)düşünür tanınmaz veya sudan nedenlerden, masumane birkaç satır yazdığı için lanetlenirken; içinde bulunduğu sisteme karşı geldiği için baldıran zehri içerek ölmesine karar verilen asi Sokrates kuşaktan kuşağa ulaşmayı nasıl becermiştir.. Okullarda Promete destanı oynanamaz da, Sokratesin Savunması birinci sırayı alır. Özellikle yurdumuzda, adeta kutsanarak en baskıcı rejimlerde bile yaşam öyküleri sahnelenmiş, yaşamı özgürlük sembolü olarak dillere dolanmış ve erdemli yaşama kılavuzu adına örnek gösterilmiş.
Bu da ayrı bir yazının konusu ve Sokratesin Vazgeçilmez Erdemi başlığıyla ilerde sizlere sunulacaktır .