Eski zaman şövalyeleri gibi atlılar üstünde
Güneşin kapılarını açıyorlar bana.
Başka bir dünyaya açılan.
Yeni zamandan eski zamana yolculuk bu.
Bırakmak, bedeli: sonsuzluk.
Kavuşmak toza toprağa yine hep aynı sabaha karşı.
Tıpkı düşümdeki gibi işte.
Karanlıkta gördüğüm ışıkmış meğer,
Ellerindeki meşaleler.
Hep mırıldandığım şarkıymış,
Özgürlük naraları.
Her gece aynı çağrı sonsuzluktan gelen.
Gözlerimi açıncaya dek toprak altında
Süren bir şarkı bu.
Sonsuzluğun Çağrısı
Gerçek ya da hayal, gördüklerim ve duyduklarım hep aynı...