Hayatın lüzumsuz savuruşları vardır insanları. Kestiremezsin neyin iyi olacağını kendin için. Garip, tarifsiz bir boşluk oluşur içinde - tekerlek büyüklüğünde, sanki duyguların çalınmıştır.DEĞİŞİR TEPKİLERİN ORTAMLA BİRLİKTE. Korumaya çalışırsın özünü "öz"ün ne olduğunu bilmeden.Hayatını adadığın konular üzerine bir "aceba" iliştirirsin, sapmaya başlar hedeflerin. Söylemek istediklerin bir türlü çıkamaz dışarı. Alakasız sohbetlerin aranan insanları arasında alırsın yerini. Kendinden uzak yeni bir "ben" yaratırsın.İki bilinmeyenli bir denklemde sende bir bilinmez olursun sonunda. Bildiklerini tüketirsin. Bilinenlerin ve bilinmeyenlerin denk olduğu bir yaşamda kendini sınayacak bir tahterevalli bulamamanın sıkıntısıdır ruhunda yaşanan aslında. Uzakta olmak istersin - yakınlaşmayı beklerken.Mesafe kavramını yitirsin Zırvalamak istediğin zamanlar, ağır basar davranışların -ağır olman gereken yerde de zırvalamaya başlarsın. Hayatın küçük oyunlarında piyon olduğunu unutup şah olmaya kalkarsın.
Matematiğe de vuramazsın ki yaşamı. Yoktur sağlaması davranışların.Bölemezsin duygularını,çarpamazsın sevincini.Geriye bir tek çıkarma kalıyor, O da zaten hep kaybettiklerine eşit.
Bir şizofrenin penceresinden bakmak zordur sokağa.
Devrik cümlelerin aranan kadını olupta, tecrübeden uzakta- mastar ekleriyle konuşulan bir yaşamda, farazi çıkarımlar yapmak ne kadar da kolay olurdu oysaki.
Fazla uzuyor bugünlerde düşüncelerim, traşlamak lazım diyorum bu kendime-tutamıyorum kendimi.
ÖZLERİN SÖZE DÖNÜŞTÜĞÜ BİR YERDE YAŞAMAK MI-"SÖZ" LERİN SÖZDE KALDIĞI BİR HAYATA TAHAMMÜL ETMEK Mİ !
Kendine ezik bir zihinin kime faydası olur .....
Bir delinin gülümseyişi, bir kedinin mırıltısı, bir zihnin zırvalayışı, bir topuk sesi... birde kültablasında kendini tüketen insanlar. Tırmarhaneden tımar olmadan sokağa salınanlar... tımarlanmayı bekleyenler... birde tımar tutmayanlar. Herkesin biraz sıyırdığı bir yaşam.....
Kurşun kalem kurşun askere karşı.