Sufilerden Özdeyişler

Bıstamlı Beyazıt, Hallacı Mansur, Bağdatlı Cüneyt, Mevlana gibi sufiler kendilerini Tanrı ile bir, hatta aynısı olacak kadar yücelmiş benlikler olduklarına inanmışlar, "batın" (görünmeyen) ile uğraştıklarını, asıl gerçeğin bu olduğunu, sıradan insanların yanlış olan "zahir"e (görünen) takılıp kaldıklarını, oysa zahir'e ve şeriata uyulmasına gerek olmadığını anlatmaya çalışmışlardır.

yazı resim

IX-XIII. yüzyıllarda yaşamış olan İslam sufileri, Platon, Aristo, Sokrat gibi filozoflardan etkilenerek İslam'a, Müslümanlığa ve şeriata çok aykırı görüşler ve düşünceler dile getirmişlerdir. Çok zeki, akılcı ve kıvrak bir zekaya sahip bu insanlardan herhalde huriler, hurlar ve gılmanlarla dolu bir mitolojik cennet inancını ve köleci şeriat kurallarını benimsemeleri beklenemezdi. Bunların çoğunun düşünceleri "sakıncalı" görüldüğünden hasır altı edilir, hatta çevirilerden bile çıkarılır.

BISTAMLI BEYAZIT'DAN
IX.cu yüzyılda yaşamış Sufilerden Bayezidi Bestami ya da Bıstamlı Beyazıt (Ebu Yezit) ariflerin sultanı olarak bilinir. Bazı sözlerinden seçmeler:

Allah’a andolsun ki benim bayrağım Muhammet'in bayrağından daha büyüktür! Benim bayrağım ışıktır. Altında bütün insanlar ve cinler ve peygamber olanlar bulunur.

Allah beni bir defa yükseltti, önüne oturttu ve bana şöyle dedi: "Ey Ebu Yezit, yaratıklarım seni görmeyi arzuluyorlar." Bunun üzerine ben de Ona dedim ki: "Beni evrendeki tanrı birliğiyle donat, benlik elbiseni bana giydir ve beni varlıktaki tanrısal birliğe yükselt, ta ki, yaratıkların beni gördüklerinde "Seni gördük ve Sen Osun" diyebilsinler.

Hakkı Hak ile gördüm, ve bir süre Hak`da Hak ile birlik oldum. Ne nefes, ne dil, ne kulak, ne başka bir şey vardı. Ta ki, Tanrı kendi ışığından bana göz verdi, o zaman Ona Onun ışığıyla baktım ve Onu kendi bilgisiyle gördüm, Onun lütfunun diliyle, kendisiyle görüştüm.

Öyle bir deniz geçtim ki, peygamberler onun kıyısına gelip durdu.

Cehennem dediğin nedir ki? Onu görsem hırkamın ucuyla söndürüveririm.

Kendimi noksan sıfatlardan tenzih ederim. Zuhurum ne kadar yücedir.

Benim bir benzerim ne gökte bulunur; ne de benim niteliklerimin benzerleri yeryüzünde bilinir!

Musa Peygamber, Allah’ı görmek istedi. Ben ise Allah’ı görmeyi değil, Allah beni görmeyi irade buyurdu!

MEVLANA'DAN
2007 yılının UNESCO tarafından Mevlana yılı ilan edilmesinden sonra Mevlana ismini ve Mevleviliği kullanarak Müslümanlık propagandası yapmak moda haline gelmiştir. Ancak, nasıl ki İsa, Yahudi şeriatından ayrılarak yeni bir inancın önderliğini yapmışsa, aynı şekilde, Mevlana da İslam şeriatından ayrılarak yepyeni bir dünya görüşünün önderliğini yapmıştır. Divanı Kebir'deki bir şiirinde bu yolun ana hatlarını şöyle belirler:

İmdi ne yapmalı ey Müslümanlar? Çünkü ben kendimi tanımıyorum!
Ben ne Hristiyan, ne Yahudi, ne Zerdüşt, ne de Müslümanım,
Ne doğudan, ne batıdan, ne karadan, ne denizden,
Ne doğanın darphanesinden, ne de göklerin çemberinden,
Ne topraktan, ne sudan; ne havadan, ne de ateştenim,
Ne arşı aladan, ne tozdan, ne varoluştan, ne de varlıktan,
Ne Hintliyim, ne Çinli, ne Bulgar, ne de Saksonum,
Ne Irak krallığı , ne de Horasan ülkesinden,
Ne bu dünyadan, ne öte dünyadan, ne cennet, ne de cehennemdenim
Ne Adem, ne Havva, ne Aden bahçesinden, ne de bahçe bekçisindenim!

Benim yerim yersizlik, benim izim izsizliktir.
Ten ve tin de değildir, çünkü ben Sevgilinin canındanım
İkiliği kaldırıp attım, gördüm ki tektir iki dünya
Benim aradığım Odur, bildiğim Odur, gördüğüm Odur, çağırdığım Odur
O ilktir, O sondur, O dışarıdadır, O içeridedir
Bildiğim tek Odur Ya Hu, Ya Hu insan !

Aşkın kadehiyle sarhoş olmuşum, iki dünya da algımdan geçip gitmiş
Sarhoş olmak ve şenlikten başka işim yok benim
Eğer hayatımda bir kere bile sensiz bir an geçirmişsem
Şu an ve şu saatten itibaren hayatım için tövbe ediyorum
İki dünyayı da ezip geçeceğim, utku içinde sonsuza dek sema edeceğim
Ey Tebrizli Şems, bu dünyada öyle bir sarhoş oldum ki
Sarhoşluk ve şenlikten başka söyleyecek sözüm yok benim !

(Mevlana, Divanı Kebir /Divanı Şems, Farsçadan İngilizceye çeviri R.A. Nicholson; Reading Mystical Lyric: The Case of Jalal al-Din Rumi, F. Keshavarz, University of South Carolina Press, 1998; Selected Poems from the Divane Shamse Tabrizi, Jalaluddin, Rumi, R. A. Nicholson, XXXI, Ibex Publishers, 2001, İngilizceden Türkçeye çeviri: HCD)

Başa Dön