İslam, bireylerin sadece kendi ahlaki ve manevi gelişimleri için değil, aynı zamanda toplumda birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu oluşturmak için de rehberlik sunar. Sadakat ve ihlas gibi temel mümin vasıflarının yanında, tesanüt (dayanışma ve kardeşlik) de Kur'an'da büyük bir önemle vurgulanmıştır. Bu yazıda, tesanütün önemi, tesanüt ruhunun nasıl korunması gerektiği ve müminlerin bu konuda dikkat etmeleri gereken hususlar ele alınacaktır. Kur'an-ı Kerim, müminlerin birbirlerine olan kardeşliğini ve dayanışma ruhunu sıkça vurgular. Saff Suresi'nin 4. ayetinde, Allah yolunda saf bağlayarak çaba gösterenlerin, sanki birbirine kenetlenmiş bir bina gibi olmaları gerektiği ifade edilir:
"Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak cehd edenleri sever."
Bu ayet, müminlerin sadece bireysel ibadetlerinde değil, toplumsal sorumluluklarında da birbirine bağlı olmaları gerektiğini ortaya koyar. Bir binanın tuğlaları nasıl birbirini destekliyorsa, müminler de aynı şekilde birbirlerinin güçlü bir destekçisi olmalıdır. Tesanüt, Allahın kesin bir emridir. Al-i İmran Suresi'nin 103. ayeti, müminlere Allah'ın ipine sımsıkı sarılmalarını ve ayrılığa düşmemelerini buyurur:
"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız."
Bu ayet, müminler arasında var olan kardeşlik ve dayanışmanın Allahın bir nimeti olduğunu hatırlatır. Allah, kalpleri uzlaştıran ve müminleri birbirine ısındıran yegâne güçtür. Müminler, bu kardeşlik ruhunu her zaman canlı tutmalı, dağılmaya ve ayrılığa neden olabilecek her türlü davranıştan sakınmalıdır. Müminlerin tesanüt içinde olmalarının doğal bir sonucu, onların güzel ahlaklarıdır. Müminler, sevgi ve saygı dolu, fedakâr ve mütevazı insanlardır. Ancak Kur'an, bu dayanışmanın sürdürülmesi için dikkat edilmesi gereken noktaları da vurgular. Çünkü insanın içinde, kötü hislerin kaynağı olan bir nefis bulunmaktadır.
Nefis; kıskançlık, bencillik ve hırs gibi kötü duygularla tesanüt ruhunu zedeleyebilir. Bu nedenle müminlerin, nefislerine uymamaları ve kardeşlerinin nefislerini harekete geçirecek davranışlardan kaçınmaları önemlidir. İsra Suresi'nin 53. ayeti bu konuda önemli bir uyarıda bulunur:
"Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır."
Tesanüt Ruhunu Korumak İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Sözlerin Güzelliği: Müminlerin birbiriyle iletişim kurarken kullandıkları dil, sevgi ve saygıyı yansıtmalıdır. Eleştirel veya kırıcı bir üslup, müminler arasındaki bağları zayıflatabilir.
- Kıskançlık ve Bencillikten Kaçınma: Müminler, kardeşlerinin başarılarını takdir etmeli ve onların iyiliği için dua etmelidir. Kıskançlık, dayanışmayı bozan en tehlikeli hislerden biridir.
- Affedici Olma: Müminler arasında istemeden yapılan hatalar olabilir. Bu gibi durumlarda affedici olmak, tesanüt ruhunu canlı tutar.
- Şeytanın Fitnesine Karşı Uyanık Olma: Şeytan, müminler arasında ayrılık tohumları ekmeye çalışır. Bu yüzden her mümin, kardeşliği zedeleyebilecek davranışlardan kaçınmalı ve şeytanın vesveselerine karşı dikkatli olmalıdır.
Tesanüt, müminler arasındaki dayanışma ve kardeşlik ruhunun temel taşıdır. Kur'an-ı Kerim, müminlerin bu birlikteliği korumaları ve güçlendirmeleri için açık emirler ve uyarılar içermektedir. Müminlerin, nefsin ve şeytanın oyunlarına karşı uyanık olmaları, güzel ahlaklarını muhafaza etmeleri ve birbirlerine sevgiyle yaklaşmaları tesanüt ruhunu güçlendirecektir. Bu dayanışma ruhu, sadece bireylerin değil, toplumun da huzur ve barış içinde yaşamasını sağlar. Müminler, Allahın ipine sımsıkı sarılarak, birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi olmayı hedeflemeli ve bu ruhu nesiller boyu yaşatmalıdır.