Türkiye'nin kalkınma sürecinde karşılaştığı en temel sorunlardan biri liyakat eksikliğidir. Bu sorun, ülkenin hem kamu hem de özel sektörde gelişimini engelleyen yapısal bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu durumun coğrafi dağılımına bakıldığında, ülkenin doğu ve batı bölgeleri arasında belirgin farklılıklar göze çarpmaktadır. Diploma, temelde bir kişinin belirli bir eğitim programını tamamladığını ve o alanda kısmen teorik olarak asgari bilgiye sahip olduğunu belgeleyen bir evraktır. Ancak bu belgeye sahip olunması kişinin o alanda gerçek anlamda yetkin olduğunu garanti etmez. Diploma, yalnızca bir başlangıç noktası kabul edilebilir asıl yeterlilik, iş tecrübesi ve pratik uygulamalarla birleştiğinde ortaya çıkar. Türkiye'nin batı bölgelerinde yaygın olan "diploma fetişizmi", işe alım süreçlerinde ve kariyer gelişiminde diploma odaklı bir yaklaşımın benimsendiğini göstermektedir. Bu bölgelerde işverenler genellikle "diploma + bağlantı" formülüne odaklanmakta, adayların gerçek beceri ve yeteneklerini değerlendirmede yetersiz kalmaktadır. Prestijli üniversitelerden mezun olmak, bu bölgelerde torpil kadar olmasa da önemli bir avantaj kabul edilmektedir. Bu durum, eğitim sisteminin kalitesinden ziyade, kurumların toplumsal prestijine dayalı bir değerlendirme yaklaşımını ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, gerçekten yetenekli ancak prestijli okullardan mezun olmayan bireyler, hak ettikleri fırsatları elde edememektedir. Türkiye'nin doğu bölgelerinde ise durum oldukça farklıdır. Bu bölgelerde işverenler, diplomaya değil beceri ve yeteneğe göre değerlendirme yapmaktadır. Doğulu işverenlerin çevrelerindeki insanların gerçek yeteneklerini daha yakından tanıma fırsatına sahip olmaları bu pragmatik yaklaşımın temel nedenidir. Bu bölgelerde liyakate verilen önem, iş dünyasında daha adil bir seçim sisteminin oluşmasına katkı sağlamaktadır. Kişiler, sahip oldukları gerçek beceriler ve ürettikleri sonuçlarla değerlendirilmekte, bu da hem bireysel hem de kurumsal performansın artmasına yol açmaktadır. Her iki bölgede de var olan ancak farklı derecelerde etkili olan torpil sistemi, liyakat ilkesinin en büyük düşmanıdır. Özellikle batı bölgelerinde "diploma + torpil" kombinasyonu, gerçek yeteneklerin değerlendirilmesini engelleyen temel faktör olarak öne çıkmaktadır. Bu durum, hem toplumsal adaletsizliğe hem de ekonomik verimsizliğe yol açmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ve adil bir toplum düzeni için diplomayı "bir kağıt parçası" olarak görüp, liyakate önem vermek kritik önem taşımaktadır. Mezuniyet, ancak iş tecrübesi ile birleştiğinde gerçek yeterlilik sağlayabilir. Bu nedenle işe alım süreçlerinde, terfiler ve kariyer gelişiminde öncelik:
- Pratik beceri ve yeteneklere
- İş tecrübesine
- Somut başarılara
- Problem çözme kapasitesine
- Yaratıcılık ve yeniliğe verilmelidir.
Çözüm Önerileri
- Eğitim Sisteminin Gözden Geçirilmesi: Teorik bilginin yanı sıra pratik beceri kazandırmaya odaklanan bir eğitim sistemi geliştirilmelidir.
- İşe Alım Süreçlerinin Standardizasyonu: Diploma odaklı değil, yetkinlik odaklı değerlendirme kriterleri benimsenmelidir.
- Mesleki Sertifikasyon Sistemleri: Gerçek beceri ve yetkinlikleri ölçen sertifikasyon sistemleri geliştirilmelidir.
- Farkındalık Çalışmaları: Özellikle batı bölgelerinde diploma fetişizmine karşı bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Türkiye'nin gerçek potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için liyakat ilkesinin tüm ülkede benimsenmiş olması gerekmektedir. Doğu bölgelerinde görülen pragmatik yaklaşımın ülke geneline yaygınlaştırılması, hem bireysel hem de toplumsal gelişim açısından kritik önem taşımaktadır. Diploma, bir başlangıç olarak sayılmalı asıl değer, kişinin ürettiği sonuçlar ve sahip olduğu gerçek yetkinliklerle ölçülmelidir. Ancak bu şekilde Türkiye, sahip olduğu insan kaynağını en verimli şekilde kullanabilir ve sürdürülebilir kalkınmasını gerçekleştirebilir.