Hani ince gülüşlerinle
Gelişlerin vardı ya,
Hani puslu sabahlarıma
Güneşim olurdun
Çiçekte yaprakta
Uçan kuşta
Turnaların kanadında solursun
Hani bir keklik sekişinde
Ürkek ama mahzun
Sarılırdın boynuma
Bir kelebek gibi
Hatırlıyor musun?
Hani Akdeniz’in turkuaz suları bile
İmrenir yakamozlanırdı,
Kınalı parmakların
Titrerdi, nazlanırdı,
Kırmızı pabuçlarında
Çiçekler tozlanırdı
Hani seninle kurduğumuz
Bahçelerimiz vardı
İsim taktığımız ağaçlarımız..
Yanakların gibi menevişli
Kirazlar dallarını dudağına eğerdi
Bakışların,
Ah o bakışların
Bir ömre değerdi..
Bir kiraz koparsak beraber yerdik
Melekler gibi saf,
Çocuklar gibi şen!
Ama mahzun
Hatırlıyor musun?
Artık o bahçeye giremiyorum
Girsem gayyalar çıkıyor önüme
Ağaçlarımıza bakamıyorum,
Biliyor musun?
Şimdi,
Eylülün sararıp dökülen yapraklarında
Sevdamın hüznünü soluyorum
Turnaların kanadına tutunup gelmiyorsun,
Onları da mı vurdular ne?
Sen mi yoruldun?
Hani
Al yazmanın alıyla
Terimi silerdin
Yağmurlar gibi gelmiştin
Sellerce gidiverdin!...