Yalnızsınız

Kitaplarımızın son cümlesinde Tanrı olduğunu varsaydık, aynı ilk cümlesinde olduğu gibi.Ama aslında ikisinde de yalnızca ölüm var.Ölüyken dirildim...ve diriyken öleceğim.

yazı resim

Bugün ne varsa; milyarlarca insanın herbiri neler yaşıyorsa teker teker, neler varsa akıllarını karıştıran, ne görüyorlarsa, ne duyuyorlarsa ve her neye inanıyorlar ve avuç açıyorlarsa hepsi o elmanın koptuğu gün başladı..O gün başladı bu yazılabilecek en iyi roman yazılmaya..Sonu belli olduğu halde okunan en heyacanlı roman..Ancak bütünün parçaları anlamlı kıldığına ve bu yüzden hiçbirşeyin bitmeden anlamını bulamayacağına inanan eleştirmenler haklı çıktılar..Sonunda ölüm olduğunu farkedince özümsedi bütüm anlamı okuyanlar..Hayatın ölürken bir film şeridi gibi gözlerinin önünden akıp gideceği efsanesi bunu ancak ölürken görebilecekleri için hep bir efsane olarak kaldı ..Ve mümkün olan herşeyin, o elmayı elinde hırs ve korkuyla tutan insanoğlunun kötülüğü sayesinde mümkün olduğunu unuttular.İnsanoğlu unutmakla başladı...
En az bulunan şeyin en değerli şey olduğuna inandık hep..Ve bu da zaten hep daha çok istememizden; kalplerimize en güzel sözleri fısıldayan hırsın çekiciliği yüzünden oldu..Sevgiyi en yüksek kademesine koyduk bu yüzden değerli şeyler listemizin.Ve işte bu yüzden sevgimiz bile çamura, en değerli şeyler listemizin son sırasındaki iğrenç balçığa battı boğazına kadar..
Belki de Tanrı olmak istediğimiz için inandık Tanrıya.Çünkü o biz değildi ama en azından biz onu tanıyorduk.Onun suretiydik biz..Başka nasıl kurtulabilirdik sonsuzluğun ağırlığı altında ezilmekten; hiçbirşey ifade etmemekten..Kitaplarımızın son cümlesinde Tanrı olduğunu varsaydık, aynı ilk cümlesinde olduğu gibi.Ama aslında ikisinde de yalnızca ölüm var.Ölüyken dirildim...ve diriyken öleceğim.yapayalnızım kafamın içerisinde; özümde, düşüncelerimde tek bir kişi bile yok ve olamaz benden başka.Oraya soktuğum herşey ben olurlar, aynı tanrının da ben olduğu gibi.Sesler, görüntüler, yaşanmışlar, herşey...Yalnız olmadığını söyleyen kim varsa yalan söyler bu dünyada..
Yalnız geçmiş ve gelecek vardır.Birileriyle birşeyler paylaştığımız tek zaman ise sadece ve sadece "şimdi"dir..Yani hiç olmayan bir zaman aralığı.Zaman çizgisinde geçmiş ve geleceğin tam ortasında tek bir noktadan ibaret olduğu varsayılan, arada kalmışlığı yüzünden sonsuza dek küçülerek yok olmuş bir nokta..Dilimizin bizi aldattığı bir kip, bir görünüş...Zamanı anlayamayan beyinlerimizin onu günlük hayatımıza sokabilmek için uydurdukları bir kalıp...Ve dilimizdeki pek çok aldatıcı kalıp gibi değişmez bir gerçek olarak düşüncelerimizde yerini tutmuştur şimdiki zaman..Dillerinde bu tür bir ayrıma yer olmadığı için evreni farklı gören topluluklar vardır.Zaman görelidir ve biz sadece bu sebepten dolayı yalnız olmadığımız hissine kapılabiliriz.Biz sadece bu sebepten dolayı evrenin yanlış bir görüntüsüyle yüz yüze kalır ve dolayısıyla kendimiz de olduğumuzu zannettiğimiz kişi olmayız.Çünkü biz olduğumuzu varsaydığımız yerde değilizdir; yani şimdiki zamanda.Sadece soyut anlamlar barındıran ve sadece biz düşünebildiğimiz sürece değer kazanan başka bir yerlerdeyizdir aslında..Kafamızın içindeyizdir; geçmiş ve geleceğin gerçek oldukları tek yerde.Varsayılan şimdiki zamanın düşüncelerimizdeki yansımalarında...Ve işte bu farkediş anında yapayalnız kalırız..Çünkü birlikte olduğumuz herkesin de kendi içerisinde olduğunu, yani aslında birlikte falan olmadığımızı, yapayalnız olduğumuzu farkederiz.Görürüz ki geçmiş bize aittir ve biz de geleceğe, şimdi ise kimseye..

Başa Dön