“ Ana Mecnun denir ki ezber etmiş
Dilinde her nefes evrâd-ı Leyla ”
Söyle kuşlara, bu sabah haneme uğramasın. Adını dahi unutan, sılasını terk eden, köhne yüreğine iliştirdiği iğreti tebessümü dilsiz insanlara bırakan, bu kaypak ve bulaşık şehri, bu amansız ve dümensiz, pulsuz ve adressiz hayatı reddeden, en güzel yerinde ömrün, sevincini sürgün eden hayatı zindan, ölümü vuslat bilen bu insan sana ne vaat edebilir? Bütün azalarımla ben kalbimden geçtim, şimdi elsiz ayaksız bir kuyuya düştüm. Başımda çığlık çığlık kuşlar, avuçlarıma yürüyen karıncalar, kör bir rüzgar, kulaklarımda iniltiler. Öyle bir hal ki tarifi imkansız, hayali ziyan.
Gothe’ ye en güzel şiirini yazdıran iksir, ihtiyar oduncuya aklını alıp parmaklarını kestiren ateş, Mecnun’ a çölü mesken yapan esrar, Şair’ e kelimeleri kifayetsiz kıldıran muamma, kaleme hükmeden parmakları kanatan ve yaralayan güç, velhasıl yanmış, kül olmuş yürek; harabe. Viranenin pervazlarına tünemiş, mekân tutmuş, her daim bir böcek gibi içten içe kemiren gözlerin, böğrüne soğuk bir bıçak gibi sokulan sözlerin, uzanmayan, uzaklaşan ellerin…
O kadar aldanmış olmalısın ki kelimelerin büyüsüne, tebessümlerin samimiyetsizliğine, bu yangını gelir geçer sanıyorsun. Bilmez misin kalp camdan, kırıldı mı bir daha yapışmaz. Bu kor ateş hangi mektupta köz olur da, gözlerine düşer, avuçlarına sığar, dudaklarına hece olur.
Anladım ki ey yâr, senden can değil, hoyrat vakitlere mahsus ağyâr olur