Yüzler

dünyada ne kadar çok yüz var, sahi tanrı bu kadar yüzü nereden buluyor?

yazı resim

Zamanla nasılda değişiyor insan, albümüme bakıyorum, hangi resme baksam ben değilim oradaki...
Eskiden nasılda güler yüzlüymüşüm. Son on yılda çektirdiğim tüm resimlerde suratım asık. Kim söylemiş bana, orta yaşlı erkeğe çatık kaşın karizma kattığını.
Gençliğimde biri bana gelse,
"İki yüzlüsün oğlum sen" dese,
Kafayı çakardım, yığardım yere! Oysa şimdi görüyorum ki, hayat içinde, bir sürü yüzüm oluşmuş.

Bak mesela bu Ağrı dağındaki Kemal.Nasılda uçarı, nasılda cesur, nasılda meydan okuyor hayata, nasılda tuş etmiş koskaca dağı, ayaklarımın altına almış olmanın mağrurluğu yüzüme nasılda yakışmış.

Bu ise, ilk ameliyatımdan çıkışta; heycan yüzünden okuyor. İdealist, idealist ışıl ışıl gözlerle bakıyorum. Zannediyorum ki, artık tüm dünyayı iyileştireceğim.

: ) Canım benim, aman da aman! Yerim ben onu. Gözlerini dünyaya yeni açmış. Yumuk yumuk eleleri, o merakla etrafa bakan gözlerde olmasa, nasıl derim bu benim?

O günlerde de anlamazdım, bugünde anlamıyorum, o mavi önlüğün üzerindeki beyaz yakanın faydası nedir?Yüzümle gövdemin arasına giren, sert beyaz cisim niye vardır?

Bu hayatta birşey öğrendiysem, o da birşeyi kınarsan başına geliyor oluşu. Hep o aptal nişan fotoğrafları ile dalga geçmişimdir. Artistlik olacak diye, nayır nolamaz edası ile birbirine bakan çiftlerden biri olacağımı,ağrı dağında, sırtında çanta ile poz veren kemal'e söyleseler inanır mıydı acaba?Yoksa bir yerleri ile güler miydi?

Kim nederse desin, kucağımdaki kızımın, Mayıs'ımın burnu aynı babası. Allah nazardan saklasın, kırk bin kere maşallah annesi kadar tatlı. Babası ne kadar da mutlu!

O hakemi yakalarsam var ya! Uf,uf,uf amma sinirlenmişim be. Gözlerimden alevler çıkıyor Valerenga- Beşiktaş maçının çıkışında.

Babamda çok sinirliydi,ah babam ah, yaşarken yanına hiç yaklaşamadım, cenazende yaklaştığım kadar. Ölü olsanda, seni yıkadıktan sonra ki misler gibi olmuş bedenine sarılmamam ne büyük hata.

Bana çocuk veren, nişan fotoğraflarında palyaçoya çeviren, o mükemmel kadından ayrılacağımı ve bu ayrılıktan sonra ki tüm hayatım boyunca bu ayrılıktan pişman olacağımı, artık özgürüm naraları ile gittiğim Antalya sahillerinde, yüzümden bir rüzgar esse düşecek perruk gibi duran gülümsemeden anlaşılıyor sanki!

Bu adam, hiçbir resimde bu kadar yıkık çıkmadı, bu adam hiçbir olaya bu kadar üzülmedi. Hiç kimsenin yokluğu bu kadar acı vermedi bu adama. Annemmmm ölmek zorunda mıydın?

İlahi kemal; kıravat takmanın büyümek olduğu,büyümeninse güzel birşey olduğu yanılgısı ile nasıl da keyiflisin. Keşke hiç orta okula geçmeseydim, keşke hep o aptal önlüğün içinde olsaydı tüm pozlarım.

nıck, HAYIRRR !!! bu ben değilim. Bu yaşlı adam ben değilim, belki babam, ya da onun benim tanımadığım bir akrabası.Ama eminim ben değilim

Sahi, sahi ben kimim. hangisi benim. Eşime sevgi dolu gözlerle bakan mı? Ondan ayrılmanın rahatlığı ile neşe naraları atan mı?
Bu yaşlı adam mı? Yoksa, yeni geldiği dünyaya, nereye geldim diye meraklı gözlerle bakan mı? Hangisi benim, ben kimim?

Başa Dön