Yüzümden çaldığın tebessümümü artık göremiyorum aynalarda. İki çatık kaş yalnızca gördüğüm. Ve kaşlarımın arasında gitgide derinleşen bir çizgi. Hiç bitmeyecekmiş gibi görünürken tükettiğim gençliğimin çok yakında biteceğini anlatıyor bana, aynalarda. Sonra birden anımsıyorum o şiiri. Yazdığım o şiiri:
‘Zaman geçer hızla
Bana hiç dokunmadan’
Zamanın bana hiç dokunmadan geçtiğini düşünürken anlıyorum ki gerçeği yadsıyorum. Zaman geçerken ve herşey değişirken hızla, hiç dokunmadan bana nasıl geçebilir ki? Benden de birşeyleri alıp götürüyor. Ya neleri veriyor? Neden birşeyleri bırakıyor? Beni olduğum yere mecbur eden nedenleri neden almadan gidiyor?
Hiçbir şey vermiyor. Yalnızca alıyor. Birşeylere ise hiç dokunmuyor.
Otuzuma ne kaldı? Tebessümüm nerede? Hey zaman geri ver bana onu! Alıp götürdüğün yirmilerimin karşılığında..
Ya da al herşeyi. Yine yirmilerimin karşılığında.
Zaman
İki çatı kaş yalnızca gördüğüm. Ve kaşlarımın arasında gitgide derinleşen bir çizgi. Hiç bitmeyecekmiş gibi görünürken tükettiğim gençliğimin çok yakında biteceğini anlatıyor bana, aynalarda.