Zulme sessiz kalanlar zulme uğradılar…
Bence 2011 yılı, “kıyam yılı” olarak ilan edilmeli.
Zira dünya halkları kıyama geçti…
Yıllardır kendisinden olmayanlar tarafından yönetilen, sömürülen, aç bırakılan, ezilen ve hakları ellerinden alınan dünya halkları ellerinden alınan haklarının iadesi için kıyama durdular.
İlk ateş, ilk kıvılcım Tunus’ta çıktı ve kısa sürede yangına dönüşüp Zeynelabidin bin Ali diktasını devirdi.
Sonra Tunus’taki kıvılcım bütün Ortadoğu’ya yayılmaya başladı.
Mısır ve Lübnan’da yürüyüşler ve protestolar başladı.
Yürüyüşlerin sebebi hep aynı; yolsuzluk, yoksulluk ve kendinden olmayan yöneticilerin dikta yönetimi…
“Kanlı domino” delindi ve öyle de oldu…
Tunus, Mısır derken, Yemen, Fas, Sudan, Bahreyn, Cezayir, Libya ve kim bilir yarın sırada hangi başka ülke ve ülkelerde…
Bin Ali’den sonra 30 yıllık diktatör Hüsnü Mübarek de terk etti, çekildi…
Ancak Kaddafi “gitmem” diyor.
Yapılan çarpıcı açıklamalar; “Libya liderinin ülkeyi terk etmeyeceğini, ama muhtemelen intihar edeceği” yönünde…
“Kaddafi rejimi de sona erdi”
“Zulümle abad olunmaz” derlerdi büyüklerimiz.
Zulmün abad olunmayacağı muhakkak…
Lakin tarih, sokakları kan gölüne çeviren Kaddafi ve Kaddafilerden nasıl bahsedecek bilemiyorum.
Bu güne kadar tarih, Nemrutlardan, Firavunlardan ve Karunlardan hiç iyi bahsetmedi…
Dünya durdukça ya da döndükçe insanlar despotça yöneticileri hep lanetle andılar…
“Devrik lider” etiketiyle etiketlenip tarihe geçecek olan bu insanlar nasıl anılacak, bilemiyorum…
Devrik liderin lanetle anılacağına hayıflanmıyor, üzülmüyorum.
Ancak mazlum halkların ölmelerine hayıflanıyor, üzülüyorum.
Lakin -tüm Ortadoğu halklarını kastediyorum- zulme sessiz kaldılar ve zulme uğradılar.
Bence Filistin mazlum halklarının ahı tuttu...
Zira Ortadoğu Filistin’e sesiz kalmıştı…
Zulme sessiz kalanlar şimdi zulme uğradılar…