Fırat Can

İnsanları Düşün

Sesimiz yok oluyor onca insanın arasında, hırsımız biraz daha bileniyor sadece. Amelelere sigara dağıtıyoruz, ama patronun yakasına yapışır gibi yürekten. Elimizdeki en büyük adalet, tek dal sigara... Bizim olmayan denize karşı, ciğerlerimizin bizim oluşunu dibine kadar kutluyoruz.

Bırak Beni, İçine Gireyim

Işığa değil karanlığa ait olduğumu kim fısıldayacak olgunlaşmamış kulaklarıma? Kimin kalp atışları başımı yukarı kaldıracak ve ışıkla gelen hayata tekmeler savuracak cesareti verecek bana? Başlamamış hayatıma kim dur diyecek ve ormanların en ıssız zirvesinden gelen bir nefes gibi çekecek içine, tutacak bedeninde sımsıkı, bırakmayacak? Geri alacak tüm verdiklerini,

Damda Bok Kürüyen Adam

İnsanın burnu her kokuya alışmıyor söyledikleri gibi, bir süre hissetmesen bile yeni kokular tazeliyor sürekli mide kaldıran gerçeği; inekler umarsızca sıçıyor, neresi olduğuna bakmadan. Onları eğitmeye çalıştığım zamanlar oldu, saçmalığının ve gereksizliğinin farkında olmadan hem de, kendimi ineklere tuvalet dersi verirken buldum...
... İnek kesip bayram

Kana Batmış Aşkım Ilık Şarabım

Ölüme yaklaştıkça, aşk ılık bir şarap gibi gırtlağından içeri akıyordu ve içini ısıtıyordu. "Bu kadar güzel olacağını bilseydim, yaşamaya vakit harcamazdım" diye düşündü. Hayatı boyunca aradığı aşkı, ancak hayatından vazgeçtiğinde bulabilmişti.

Yaratığın Doğuşu

Hayat şakaya gelmezdi ve mutlu olmak bir dertti bizim için. Kancalarla özene bezene gerilmiş, suratların tam orta yerine oturtulmuş, kocaman salyalı gülüşlere ihtiyacımız vardı. Hayır, muhtaçtık onlara. Bu kadar ciddiye aldığımız bu “mutluluk” derdini böyle kolayca çözüvermiştik, bizim gibi zeki yaratıklara da bu yakışırdı zaten. Ancak üzgünüm, çözüm

Başa Dön