Ha Yavrum Ha...
(Doğan ÜNAL) 24 Mart 2009 |
Halk Öyküleri |
| |
Dünya ne kadar küçüldü değilmi? Bak, bir tıklama ile hemen herşey ekranda.
Oysa daha dün (ya da hala) köyünden kalkan bir insan bir şehire gittiğinde ne hisseder, nasıl hareket eder, ne yapar...
İşte, dedem de bunlardan biri, isterseniz Ankara'yı onunla birlikte gezelim, onun gözüyle görelim mi? |
|
Haftalık Pusu - IV - Göç Kervanı.
(Doğan ÜNAL) 2 Mart 2009 |
Halk Öyküleri |
| |
Zekere emmiyi öyle iki üç olayada anlattığım gibi gözünüzün önünde canlandırıp, hep eşşekten düşen, sonra dayak atan tiran, zorba biri olarak canlandırmayın ha. O mülayim bir adamdı ve arkasında bir sürü anlatılacak şeyi bıraktı gitti.
Ufak tefek, belki 1,65 boylarında, kara yağız bir köy ihtiyarıydı... |
|
Haftalık Pusu - III - Eşşekten Çektiği
(Doğan ÜNAL) 25 Şubat 2009 |
Halk Öyküleri |
| |
Başlığa bakıpda Ali ya da birbaşkasını kastederek eşşek dediğim yok, haşa, bu eşşek Zekere emminin gerçek eşşeği.
Hoş, öyle desem bile pek garip kaçmaz, çünkü, nasıl severler bizim orda çocukları ’eşşeğin, sıpası, ayının dölü, itin boku,tavuğun götü’ vb. gibi. Bunlar azarlama, kızma yerme olduğu gibi aynı zamanda sevme sözcükleridirde. ‘Vay eşşeğin sıpasına bak yav, böyümüşde garşımda laf ediyo kerata’ gibi.... |
|
Haftalık Pusu – II – Kışkırtma
(Doğan ÜNAL) 3 Ocak 2009 |
Anı |
| |
-Ne bişiriyon aba?
- Mercimekli pilav...
-Aba sen de sanki başka birşey bilmiyon, her ikigünde bir aynı şeyi bişiriyon,
- E get öte sıracalı, içine düşecan gazanın,
-Aba madem pilav bişiriyon, bari zamanında getirde sufruya, şöyle ağzımızın dadıynan bi yemek yiyek ısıcak,
- Senin yediğin dayak yetmedi herhal, bi de ben dövmiyeyim şimdi, çekil get başımdan, |
|
Üsüyüne Griz Mekdubu...
(Doğan ÜNAL) 10 Aralık 2008 |
Ortamsal |
| |
Demiye galmaz maymun tabanları yağlar, amma ne yağlama, bi gaçıyo, bi gaçıyo peşinden aslanı yolla dutamaz. Gan ter içinde galır, ayahlarının dermanı kesilir, nefesi tukenir, dil bi garış dışarıda...
Zınk diye durur yerinde ve gendi gendine; ulan lalek gaçıyo yazlığı var, gışlığı var, ayı gaçıyo kürkü var, armıdı var, balı var, ulan sen ne diye gaçıyon.
Senin götün cıplak, garının gotü cıplak, çocukların götü cıplak... Ulan maliyeciler bohunu mu alacak... der, durur ve ferahlar.
Bunu annadı da bi eyice gulüşdük.
Biz böyleyik işde, aalıyacak halımıza gulerik. Sona dedim ki gendi gendime oolum sen manyahmısınnesin, ne gulüyon, bah, başbahan RTE bile ciddiye aldığına gore sen de ciddiye al ve bi çaresi varmı onu araşdır. |
|
Haftalık Pusu
(Doğan ÜNAL) 2 Aralık 2008 |
Halk Öyküleri |
| |
Zekaralin Ali galdırır gollarını havıya, galkar ayağa.... Pıışşşşşşt...... .....
... Eşşek bi yana... Zekere emmi yere...
Habedekiler saçılır ortıya... almalar, portakallar etrafda...
Toz duman olmuş ortalık....
Çevrenin tüm çocukları, elmaların peşine...
Zekere emmi Alinin peşine....
Zekerenin Memmet, Veli, Hacı Irbaham köyün çocuklarının peşine....
Zekere emmim dutar Aliyi; Eşşek sudan gelinceye gadar,
Yen mi... yemen mi? ....... ........... ............
Biter mi, gerisi gelecek sefere... |
|
Deli Tavık...
(Doğan ÜNAL) 28 Kasım 2008 |
Toplumcu |
| |
İki büyük gölümüz vardı, adları böyük ve güccük devane.
Kışın balık tutar, yazın hemi yüzer, hemi çimerdik... Bir de çocukluk ya işte, kurbağaları şişirir yarışitırırdık.
Balıklar ve kurbağalar küstüler, çekip gittiler, zaten göllerimiz de kurudu... kuruttuk...
Herbirimize ait lakaplarımız vardı, en azından bir tane.
Toplumda adımızdan önce bu adlarla tanınır, bazen çağırılır, güler, eğlenir hatta düşündürürdü bile, tabi bazen de kızılan.
Şimdi onlar da unutuluyor.
Kuruttuğumuz gölümüzde birkaç lakap avcılığı yapayım da hiç olmazsa bazıları unutulmasın istedim...
|
|
Bi Avıç Toprak
(Doğan ÜNAL) 20 Kasım 2008 |
Halk Öyküleri |
| |
Çarıkdan soğukuyu, gıslavet den iskarpin ayakkabılara geçilmeye başlanmıştır.
Tabiki bu geçişler belli bir sancılı süreçlerin ürünüdürler, hele de köyde iseniz.
Köyde belli insanlar vardır ki o köyleri onlarsız düşünmek mümkün değildir.
Öykümüzdeki kişide bunlardan birisidir. Olay 60'lı yılların ortasında geçen gerçek bir anının cinli, perili, conguluslu hikayesidir.
Siz hiç 'horhut' gördünüz mü?
Hayırsa, buyurun...
Dil, olayın geçtiği yerin kendi şivesi aynen korunarak yazıldı. |
|
|
YAŞAMI KUŞATAĞIM
Ağlıyarak geldiğim dünyada
belki
bir tek
o gün güleceğim
ve
gözyaşlarım
anamın ak sütünden başka
hasret
ve
özlem için akacak...
Dönerken yaşamın çarkları arasında
gözümü açtığım gün
yoksulluğun
tüm burukluğunu
içimde tadacağım...
Ve
özümü yumruklarıma katıp
yoksulluğun
yeryüzünden kaldırılması için
ayağa kalkacağım...
|
|