..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Nermin Güday Kaçar
Nermin Güday Kaçar - Nermin Kaçar
Site İçi Arama:


Ana Sayfa
  Has Adam (Nermin Güday Kaçar) 14 Şubat 2015 Toplumcu 

Her mahallenin bir delisi mutlaka vardır. Bizim mahallenin delisi de Deli Ömer’ di. Onu bütün çocuklar ve köpekler çok severdi. O da onları. Çok fazla konuşmazdı Ömer. Konuşmak canı istemediği zamanlarda onunla anlaşmak da zordu zaten. Kelimeler, homurtu halinden çıkardı ağzından. Yine de biz anlardık onun ne demek istediğini. Konuştuğu zaman da susturmak için para veresimiz gelirdi. Kirliydi, pisti ama ondan hiç rahatsız olmazdık. Etrafında pervane olurduk. Sanki ona bizi çeken bir tılsım vardı.

  Elvedâ Yalancı Aşkım! (Nermin Güday Kaçar) 16 Ocak 2015 Aşk ve Romantizm 

Ne zaman canı sıkkın olsa rıhtımdaki koca çınarın altına giderdi. Sonbahar gelmişti. Dalgın dalgın otururken, esen rüzgârla savrulan bir yaprak ayağının dibine düştü. Sararmıştı. Hiçbir varlık, zamana karşı koyamıyordu. Aşklar bile…

  Musa Firârda (Nermin Güday Kaçar) 4 Ocak 2015 Toplumcu 

Tatlı bir kaşıntıyla kenarda durdu ve etrafından geçen insanlara aldırmadan zevkle kaşınmaya başladı. Kaşınmak onun için artık çok sıradan bir iş olmuştu. Köpeği Karabaş geldi aklına. Karabaş da durmadan kaşınırdı. Bir deri bir kemik olmasına rağmen vücudunu taşımakta zorlanır, titreyen bacaklarıyla ayyaşlar gibi köyün tozlu yollarında, hem kaşınır, hem de yürümeye çalışırdı zavallı köpekçik… Yanından kadınlar, erkekler, çocuklar gelip geçiyordu. Denize ve bu şehre geldiği günden bu yana bakmaya doyamıyordu. Denizi ilk kez görene kadar mavinin bu kadar güzel olduğunu fark etmemişti. Deniz kadar güzel kadınlar da vardı bu şehirde. Yanından geçerken erkeklerin ve kadınların kokuları yayılıyordu görünmez bir hâle halinde. Bambaşka bir dünyanın kokusunu hatta belki de cennetin kokularını sürünmüşlerdi. Geldiği köy yerinde herkes ter ve yıllanmışlık kokardı oysa. Sarışını, esmeri, kumralı, uzun boylusu, hepsi birbirinden güzeldi. Anası aklına düştü ansızın. Kara kuru, her yanı sarkmış... Yaşını hesap etmeye kalkardı ara sıra da kafaları karışırdı. Sen de yetmiş, o desin seksen… Yüreğine ince, keskin, bir acı sızı yerleşti. O ölmeseydi Musa gelir miydi bu koca şehre?

  Bir Parça Simit (Nermin Güday Kaçar) 19 Aralık 2014 Çocuk 

Elindeki simitle kalakalmıştı sokakta. Düşüncelerinden sıyrıldığında etrafına baktı. Simitçi yeni müşterilerle ilgileniyordu. Elindeki simide baktı. Simidi önce kokladı, sonra dişlerini geçirdi. Evine gitmek üzere yola koyuldu. Bir ara sanki uzaklardan Ali’ nin sesini duyduğunu hissetti. “ Oğlum, hepsini yemeyeceksin, sadece on kuruşluk tamam mı “

  Ya Benimsin Ya Toprağın (Nermin Güday Kaçar) 23 Kasım 2014 Aşk ve Romantizm 

Onu görmek benim için bir tutku haline gelmişti. Onu düşünmediğim an yoktu neredeyse. Yolda, evde, iş yerinde hatta tuvalette bile onu düşünüyordum. Aşk bu olmalıydı. O ise benim farkımda bile değildi. Onun dikkatini çekmek için her şeyi yapmıştım. Fakat o bana karşı çok ilgisizdi.

  Yazı - Yorum (Nermin Güday Kaçar) 19 Kasım 2014 Günlük Olaylar 

Dışarı çıktım.Iraklı bir erkek çocuğu caddede paten kayıyordu ve az daha bana çarpacaktı. Bir an hafızamı kaybettiğimi düşündüm. Burası benim ülkemiydi?

  Vıdı VIdı (Nermin Güday Kaçar) 14 Kasım 2014 Bireysel 

- Hu herif ! Bir bak hele bana. Ben, Huri kadına gidiyom. Azcık halleşip gelirim. Merak etme beni. Gelince de, tarhana çorbanı kaynatırım. - Gene nereye gidiyon be kadın. Heç evde durduğun yok ki zati. İşin gücün elek satmak. - Aman be, sen de benim gezmemi görüyon. Sen gayfeye giderken ben bişey demiyom.

  Kardelen Çiçeğim (Nermin Güday Kaçar) 13 Kasım 2014 Aşk ve Romantizm 

Karlar arasında açan kardelen çiçeğimdin Kalbine giden bir yol bulmuştum Nasıl olduğunu anlamadan, aniden Yerleştim o güzel yüreğine…

  Şaşkın Hırsız (Nermin Güday Kaçar) 1 Kasım 2014 Toplumcu 

Koşarken nefes nefese kalmışlardı. Arabaya bindiler ve uzaklaştılar. Bütün planları suya düşmüştü. Planlarında bir hata vardı. Allah’ ın bütün diğer günleri dururken neden Cuma gününü seçmişlerdi ki! Tabii ki işe yaramazdı. Herkes, ellerini dua için açtığı anda onlar, günah işlemeye yeltenmişlerdi.

  Aptal Âşık (Nermin Güday Kaçar) 29 Ekim 2014 Sevgi ve Arkadaşlık 

Onu ilk kez rıhtımda yürüyüşe çıktığımda görmüştüm. Görünüşte kalabalıktan bunalmış ve kafasını dinlemek için kendini rıhtıma atmış bir insanın görüntüsü vardı. Üzerinde haki renkte bir takım elbisesi ,başında da modası geçmiş türden bir fötr şapkası ile tam bir İstanbul Beyefendisi görünümündeydi. Oturduğu bank sanki ona tahsis edilmiş gibi ilk gördüğüm gün ve sonraki günlerde hep aynı yerde ve aynı vaziyette otururdu. Gözleri ufuk çizgisinin ötesinde bir yere takılmış gibi uzun uzadıya bakardı. Günlük rutin yürüyüşlerim esnasında ona baktıkça, artan bir merak duygusunun varlığını fark ettim. Onun o vaziyeti, yüzüne yerleşmiş hüzün beni daha çok meraka itiyordu. Kimdi? Neden hep o bankta ve kımıltısız oturuyordu. Yüreğimi sızlatan duruşu, onu bana gün geçtikçe yaklaştırıyordu.

  Bir Demet Maydanoz - Tanık - Son (Nermin Güday Kaçar) 22 Ekim 2014 Toplumcu 

Hakim, adamı dinledikten sonra keskin bakışlarıyla salonu gözden geçirdi. Bu koltukta kaç yıldır çalışmakta olduğunu saymıyordu artık. Ne kadar kendi kendine şikayet etse de, bir türlü veda edememişti. Masasına gelen her dosyada farklı bir hikâye vardı. Son zamanlarda artan şiddet mağduru kadınları gördükçe, adaleti sağlamak, doğru kararı vermek de zorlaşmıştı artık. Görünüşe bakılırsa basit, kırgınlık sonucu açılmış bir davaya benziyordu. Avukatlara söz vermemesinin nedeni de buydu zaten. Davacı ve davalılar düşüncelerin daha iyi anlatabilirlerdi. Gerçi davalının avukatı sanki biraz bozulmuştu ama zararı yoktu. Hiçbiri ona karşı terslenmeye yeltenemezlerdi. Onca yılın deneyimi ve bilgisi vardı karşılarında. Oturuma yarım saat ara verdi ve odasına gitti. Pencereleri sonuna kadar açtı. İçerisi kokmuş gibiydi. İçeri dolan temiz hava ile kendine gelmişti sanki. Masasından kalktı; misafir koltuklarından birine oturdu. Hâkim kimliğinin karşısında tıpkı bir misafir gibi boş koltuğa kilitledi bakışlarını. Acaba, onu nasıl görüyorlardı? Kendi düşünceleri onu gülümsetmişti. Şu anda kapıdan biri girse ne düşünürdü. Saatine baktığında neredeyse aranın sona ermek üzere olduğunu anlayarak odadan ayrıldı.

  Bir Demet Maydanoz - Davalı (Nermin Güday Kaçar) 21 Ekim 2014 Toplumcu 

Zabıt Katibesi Hâkimin söylediklerini yazdı ve yeni komutları beklemeye başladı. Duruşmada iki taraf vardı ve onca yılın deneyimli hakimi bu kez davalı tarafa yani adamın avukatına söz verdi. Avukat savunmasını vermek üzere hazırlanırken Hakim;

  Bir Demet Maydonoz (Nermin Güday Kaçar) 20 Ekim 2014 Toplumcu 

Hâkim, duruşma salonuna girdiğinde, salonda bulunanlar ayağa kalktı. Yerine geçti. Salonu gözden geçirdi. Fazla kalabalık olmadığına göre sıradan ve sakin geçeceğe benziyordu. Daha önceden incelediği, önünde duran dosyanın kapağını açtı. Gün içinde kaç davaya girdiğini saymamıştı bile. Zabıt kâtibesi, huzursuz bir şekilde yarışa hazırlanan koşu atı gibi dimdik ve dikkatle onun komutunu bekliyordu. Mesleğe başladığından bugüne kadar kişiliğinde ve fiziğinde epey değişiklik olmuştu. Sakin ve duygusal biriyken başladığı meslek hayatı onu asabi bir kişiliğe sürüklemişti. Bu durum metabolizmasını da etkilemiş olmalıydı ki stresini yemek yemekle gidererek neredeyse yarım dünyaya dönmüştü bedeni. Koltuğa zor sığıyordu. Yerinde kımıldandı ve gözlüklerini çıkararak masaya bıraktı. Her iki tarafın avukatları onun davayı başlatmasını ve savunmalarını vermek için bekliyorlardı. Davayı açan taraftan savunmasını istedi. Davayı Kadın açmıştı. Avukat ayağa kalktı.

  Savaşta Barışta İnsan (Nermin Güday Kaçar) 17 Ekim 2014 Toplumcu 

Dünya, insanlar, iklim değişiyordu. Son zamanlarda etrafındaki değişimleri takip etmekte güçlük çekiyordu. Sokağa çıktığında aşina olduğu yüzlerle karşılaşamaz olmuştu. Farklı dilde konuşan insanların varlığı ve çokluğu onu şehrine yabancı hissettiriyordu. Rahat bir şekilde dolaşıyorlar, hatta yol vermeyip, ezecek gibi üzerine doğru geliyorlardı. Sinirleniyordu bu tür davranışlara.

  Kurbanın Dişleri - Final (Nermin Kaçar ) 14 Ekim 2014 Halk Öyküleri 

Elime tutuşturduğu bezi açtım merakla. Hakikaten de bezin içinde kocaman bir hayvan dişi vardı. Ne diyecektim, ne yapacaktım, bilemiyordum. Gülmek istiyor, gülemiyordum. Üstelik inatçı amcayı nasıl ikna edecektim. O şaşkınlıkla kendimi dışarı attım. Bastım kahkahayı… içeri girdim, son dilekçemi yazdım . Küfürleri bastım dilekçeye. İki seçenek vardı. Ya impanlt için malzeme ve cihaz göndereceklerdi ya da beni...

  Kurbanın Dişleri - 4 (Nermin Kaçar ) 13 Ekim 2014 Halk Öyküleri 

Sanki zaman makinasındaydım. Bir ileri, bir geri zamana gidip geliyordum. Okuduğum romanlarda veya seyrettiğim fantastik filmlerde kullanılan bir yöntemdi. Bir manada izleyeni ya da okuyucunun beynini sınama gibi bir şey. Tıpkı o haldeydim. Yine o soru cümlesi aklıma gelmişti. “ Acaba geri gitmeli miyim?” Geri gittiğimde aileme ne diyecektim. Babam her ne kadar konuşamasa da bakışlarıyla anlatacaktı düşündüklerini. İhtimalleri düşünmeye başladım. Doktorun geldiğini duyan insanlar yavaş yavaş hastaneye gelmeye başlayacaklardı büyük umutlarla. Doğuracak bir kadın geldiğinde “ Ben sizi doğurtamam. Çünkü ben diş doktoruyum” mu diyecektim. Peki, ne yapacaktım. Hiçbir fikrim yoktu. Korkunun, ölüme çaresi yoktu. Baktım düşüncelerle boğuşmak akıl sağlığımı zorluyor, dışarı çıktım. Yine yetmedi. Kapıları kapattım ve merkeze doğru yürümeye başladım. Benim her şeyden önce insanlarla konuşmaya ihtiyacım vardı. Burada tek tanıdığım şoför Mustafa da bir daha gelmemişti. Adam haklıydı. Bir gününü benimle geçirmek zorunda kalmıştı. Tam bu düşüncelerle yola devam ederken arkamda bir ses duydum. Döndüm baktım. Bana seslenen Mustafa idi. Koşarak yanıma geldi.

  Kurbanın Dişleri - 3 (Nermin Kaçar ) 12 Ekim 2014 Halk Öyküleri 

Ağabeyim arabaya bindi ve Salim amcaya arabayı çalıştırmasını söyledi. Hızla uzaklaştık oradan. Hepimiz ona bakıyorduk. Koşmasının anlamını çözememiştik. Ağabeyim bir kahkaha patlattı ve “Oh olsun ona. Gözündeki patlak için en az on beş gün yatar şerefsiz” Annem bir çığlık attı hemen. “ Ne yaptın oğlum! Şimdi başın belaya girecek. Değer miydi?” “ Değerdi anacığım. Ananın bileziğine değdi.”

  Kurbanın Dişleri - 2 (Nermin Kaçar ) 2 Ekim 2014 Halk Öyküleri 

Arkalarından kapıyı kapattım ve bundan sonra yaşayacağım mekandaki ilk geceyi nasıl geçireceğimi düşünmeye başladım. Gece, sessizliğin ve karanlığın içinde çok daha fazla ürkütücüydü. Gün boyu çalışmayla zaman geçmişti. Yalnızlığın ne kadar korkunç ve dayanılmaz olduğunu, o gece daha iyi anlamıştım. Sessizliğin içinde, yorgun olmama rağmen çıtırtıları dinliyor, herhangi bir seste huzursuzca kalkıyordum yerimden. Bu şekilde sabah olmayacağını anladığımda, yatağıma uzandım. En iyisi uyumaya çalışmaktı. Acaba yanlış mı yapıyordum. Benden öncekilerin yaptığı gibi gitmeli miydim arkama bile bakmadan. Üstelik aklımın almadığı, her tekkeyi bekleyen biri mutlaka olurdu. En azından bir hastabakıcısı da mı yoktu bu hastanenin? Cevapsız sorularla boğuşurken uyumuş olmalıydım.

  Kurbanın Dişleri (Nermin Kaçar ) 30 Eylül 2014 Halk Öyküleri 

Dişçilik Fakültesinden mezun olmuş ve Anadolu’ nun kuş uçmaz, kervan geçmez bir ilçesinin sözde hastanesine tayinim çıkmıştı. Okula başladığım gün olduğu gibi heyecanlıydım. Onca yılın sonunda hayalime kavuşmanın sevinciyle yola çıktım. Hiç görmediğim bir coğrafyaya doğru ilerliyordum. İstanbul’ da doğup, büyümüş biri olarak gideceğim yerde yaşayacağım sıkıntıları göz ardı ediyordum.

  Bedava Tatil (Nermin Kaçar ) 28 Eylül 2014 Toplumcu 

“ Geliyorum tabii ki. Hiç cenneti kaçırır mıyım. Ne şanslı ineklerin var. Hem onlara bedava tatil ısmarlıyorsun, hem de cenneti gezdiriyorsun. Kaçırılır mı bu fırsat? “

 

 



Tek amacım okumak, yazmak, benden geriye eserler bırakmak.



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nermin Güday Kaçar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 21.11.2024 15:31:02