Oda - - - 1 -
(Burak 'Finrod' Mollamehmetoğlu) 17 Ekim 2009 |
Yeraltı |
| |
‘İçindeki boşluğu görmezden gelme. Düşmekten ancak kabullenerek kurtulursun.’ |
|
Mezarımı Derin Kaz
(Burak 'Finrod' Mollamehmetoğlu) 11 Mart 2009 |
Yeraltı |
| |
“Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ayıbını örtmek için, bu kargadan da mı aciz oldum?” |
|
Cennet
(Burak 'Finrod' Mollamehmetoğlu) 3 Şubat 2009 |
Yeraltı |
| |
...Gerekirse çirkefleşecek, her türlü saldırıyı mubah sayacaktı... |
|
Nokta
(Burak 'Finrod' Mollamehmetoğlu) 31 Aralık 2008 |
Yeraltı |
| |
Bitiyordu! Bu elem, kahır, bu fanilik, yer-gök, gündüz-gece… Noktaydı bu… Nokta! |
|
Garip Bir Buluşma
(Burak 'Finrod' Mollamehmetoğlu) 1 Mart 2008 |
Yeraltı |
| |
Kimse farkında mı? Hayır... Farkında olmalılar mı? Tabii ki hayır. Az sonra olacakların kimse farkında olacak mı peki? İşte bu belirsiz... |
|
400 Küp
(Burak Mollamehmetoğlu) 6 Şubat 2007 |
Yeraltı |
| |
Canlanıyordu...CANLANIYORDU!! |
|
Fesat Ağacı'nın Ardı
(Burak Mollamehmetoğlu) 17 Haziran 2006 |
Yeraltı |
| |
İstanbul’un mehtapla şereflendirilmiş göğü, hepsinin garabet ve habis çığlıklarıyla ağırlaştı. Sabah kimse korkusunu üzerinden atamamıştı… Cinler de…
|
|
Atla!
(Burak Mollamehmetoğlu) 23 Aralık 2005 |
Deneysel |
| |
“Bu haksızlık!” demişti. |
|
Ecele Giden Yol
(Burak Mollamehmetoğlu) 30 Kasım 2005 |
Yeraltı |
| |
...Ne melun bir oyunun içinde olduğunu endişeyle düşünerek irkildi. Ve beklenmedik bir zamanda içinde biriken tüm dehşeti geri geldi, resmin cazibesi alevlere teslim olmuştu. Hemen işe koyuldu... |
|
Dikkat Et! Tavandan Kan Damlıyor.
(Burak Mollamehmetoğlu) 21 Kasım 2005 |
Yeraltı |
| |
..İşte bir el uzanıyor duvarın köşesinden! Yeşil ve yedi parmaklı. Bileksiz çocuk eline, elin tuttuğu resme uzanıyor şimdi.. |
|
Nu'karh Anlatıları III
(Burak Mollamehmetoğlu) 7 Eylül 2005 |
Fantastik |
| |
“Beni buraya gönderdiler ki, adaletli olduklarını bilin! Kaholi Orduları Batıya iniyor… " |
|
Nu'karh Anlatıları II
(Burak Mollamehmetoğlu) 1 Eylül 2005 |
Fantastik |
| |
Avucuna döktüğü tozlara doğru fısıldayarak konuştu ve sarı bir ışık elini sardı. Işığın içinden bir hava kabarcığına benzer, yuvarlak ama kıvranıp duran sarı bir küre çıktı. Küre rüzgâra kapılmadan, temkinle iki avucu arasına aldı ve üzerine mesajı fısıld |
|
Yüceler
(Burak Mollamehmetoğlu) 18 Ağustos 2005 |
Yeraltı |
| |
Ne zaman Yüceler zirvelerine karalar bağlasa, hep o şaibeli sessizlik çökerdi kasabanın üstüne. Evlerin ışıkları soluklaşır, gece kara bir deliğe dönerdi. |
|
|
Ben kabirciyim. Bu benim işim. Tek değilim; aynı anda pek çok yerdeyim. Ama konuşurken tekim. Hem gündüzü severim, hem geceyi. Adım uygunsuz mu buna?.. Olsun. Ben içinizdeki korkuyu anlamam, ne de yılgınlığı. Yine de korktuklarım var mıdır diye sorarsanız bu alemde, hiç düşünmedim derim size. Çünkü ölümün olduğu yer evim, gözümün gördüğü kabristandır, bilmem anlatabildim mi?
|
|