Bu Kuş Kuluçka Makinesi Yapıyor
Ancak sorun, bir çeşit "kuluçka makinesi" ile çözülür. Baba megapod, doğada en kolay bulunan materyaller olan kum ve toprağı kullanarak, bir “kuluçka makinesi” hazırlar.
Ancak sorun, bir çeşit "kuluçka makinesi" ile çözülür. Baba megapod, doğada en kolay bulunan materyaller olan kum ve toprağı kullanarak, bir “kuluçka makinesi” hazırlar.
Her Müslümanın fikir mücadelesi yapabilecek bilgi donanımı ve kararlılığa sahip olması gereklidir. Zayıf bırakılanlar, masum ve savunmasız insanlar açlık ve sefalet içinde yaşarken, eziyet ve işkence görürken vicdanlı insanlar bunları görmezden gelemezler.
Gayrimeşru olan herşeyde inanan insanın adeta ruhu kilitlenir, vücudu kasılır. Vicdanı çok rahatsızlık duyar. Zaten bile bile günah işlediğinde insan nasıl rahat olabilir? İnsanın beyni, bir konuya karşı net tavır görürse vücudu kilitler. Ancak imanı zayıf, imanı gelip giden kişi nefsin etkisinde kalır. Gerçekten iman eden insanın bu
İnsan kendini Allah’a teslim etmeli, hayatını Allah’a adamalıdır. Özveride bulunmak, dürüstlük, vefa -avami deyimle- enayilik değildir; güzelliktir. Allah bu güzel ahlaka sahip kullarının işlerini kolaylaştırır, yollarını açar, bereket verir.
İslam Birliği konusundaki bir yazımı eleştiren ve bana "köy anılarımı" yazarsam daha çok okunacağı tavsiyesinde bulunan bir okurun isteğini yerine getiriyor ve bu yazımda bir köy anıımı anlatmak istiyorum. İlerleyen satırlarda ise bu duyarlı (!) okurun yazıma yaptığı yorumu bulacaksınız.
"Ben yaptım." "Ben çalıştım. Ben kazandım." "Ben bitirdim. Ben başardım." "Ben dua ettim; o yüzden oldu." Ben, ben, hep ben... Bilmez misin ki her şeyi Allah yapar; bizi de yaptıklarımızı da O yaratır.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın Kur’an’da haber verdiği bir diğer müjde ise kötülükleri iyiliklere çevireceği. Bu, günahların bağışlanmasından da öte, Rabb’imizin sonsuz merhametini kavrayabileceğimiz çok büyük bir müjde.
Toplumda, Müslümanlar garibandır, eziktir, yoksuldur; parası olsa bile zevksizdir, giyinmeyi, eğlenmeyi bilmez, güzellikten, estetikten anlamaz gibi bir imaj var. Mümin her şeyin en güzelini elde ederek, bu görüşü yıkar. Bu inkarcılar için büyük öfke konusudur, müthiş azaptır. Çünkü müminlerin başarısı ve gücü onların çok ağırına gider, canlarını acıtır.
"işi Allah’a kalmış" sözü de aynı güvensizliğin sonucudur. Her insanın her işi Allah’ın kontrolündedir. Bu şekilde düşünen kişi de Allah dilemedikçe hiçbir şeye güç yetiremez. Hatta bu sözü dahi söyleyemez.
Kimi zaman düşünmeden bilinçsizce söyleniyor da olsa dine tamamen aykırı olan onlarca söz yerleşmiş toplumda. Duyduğunuzda bir anda irkilmenize yol açan, Kur’an’a ve dine karşı saygısız üslup içeren sözleri söyleyen kişiyi kesinlikle uyarmak gerekir. Neden yanlış olduğu açıklanmalı ve kişi Kur’an’la uyarılmalıdır.
Dünyadaki tüm kötülüklerin kökeninde, Allah’a olan başkaldırı ve dünyevi çıkarlar elde etme tutkusu vardır. İyilik ise ancak Allah’a derin sevgi ve saygıyla, Allah korkusuyla, ahirete imanla ve Allah’ın hoşnutluğu amaçlandığında gerçek anlamda yaşanabilir.
Allah kudret ve kader kalemini öylesine kusursuz kullanır ki gözle göremediğimiz mikroskobik alanlarda muazzam rakamlar ve detaylar saklar. Örneğin atomun çekirdeğinde evrendeki en büyük kuvvet saklı. Minik bir tohumda devasa bir ağaca dair tüm bilgiler kodlu. Yine çıplak gözle göremediğimiz kar tanelerinin herbiri bir diğerinden farklı ve her
Önemli bir sınavda veya yoğun trafikte birçok insan heyecanlanır veya öfkelenirken, iman edenler Allah’a tevekkül etmenin derin rahatlığını yaşarlar. Başlarına her ne gelirse gelsin, bunun ’her işi evirip çeviren’ Yüce Allah’tan olduğunu bilirler.
Yaşanan durum Allah’ın kanunudur, bir sınamadır. Peygamberler, elçiler, sahabeler, Allah yolunda çalışan her Müslüman bu uygunsuz üslup, alay ve suçlamalarla karşılaşmıştır.
Gerçek anlamda ‘uyanıklık’, yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu gözetmek, şeytanın telkinlerine ve nefsinin bencil tutkularına aldanmamak, imanını ve güzel ahlak özelliklerini artırmak, dinin ve müminlerin çıkarları için çaba göstermektir.
Tevekkül ederek yani her işte Rabbini vekil edinerek teslimiyeti yaşayan mümin korkusuz, rahat ve sakin ruh haline sahip olur. Geleceği yaratanın da Rabbi olduğunu kavraması tevekkülünü artırır.
Anneler, kişiliklerini, davranışlarını, konuşma biçimlerini Kur’an’da bildirilen üstün ahlaka yakışır bir hale getirmeye gayret ettikleri kadar, bilime dair konularda da kendilerini eğitmelidirler. Bütün bu özellikler, çocuklarına verecekleri eğitimde onlara yardımcı olacaktır.
Hikmet, yaşla orantılı olarak kazanılan bir nimet değildir. Allah, yaşı kaç olursa olsun imanında samimi olan kuluna hikmet verebilir.
Sonuç olarak; derin düşünen insan Allah’ın yaratış sırlarını, dünya hayatının gerçeğini anlar. İnsanların büyük çoğunluğunun aksine, varlık nedenini düşünerek yaşar. Karşılaştığı olayların zahirinde kalmaz, Allah’ın emrettiği şekilde düşünerek, hikmetlerini kavrar.
Dua, bazı kişiler için yalnızca zor zamanlarda; korku duydukları ya da tehlikelerle karşı karşıya kaldıklarında hatırladıkları bir ibadettir. Oysa dua yaşamın ayrılmaz bir parçası olmalıdır. İnsan Rabb’i karşısındaki aczinin bilincinde olarak hem kolaylıkta, hem de zorlukta O’ndan yardım istemelidir.
6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat.com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım.
Ayrıca Risale Çocuk, Kalem.biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.
40 yaşındayım. İstanbul'da yaşıyorum. Ekonomi okudum. 6 yıldır imani konularda makaleler yazıyorum.
İstanbul