Artvinliler Magandalaşmadan Kalmışlar
Bu kentte insanlar birbirini omuzlamıyordu. Akrobatik kıvrılışlar, çok sıkışınca inanılmaz yanlamalarla, çarpışmadan, hatta hiç dokunmadan daracık kaldırımlarda yürüyorlardı.
Bu kentte insanlar birbirini omuzlamıyordu. Akrobatik kıvrılışlar, çok sıkışınca inanılmaz yanlamalarla, çarpışmadan, hatta hiç dokunmadan daracık kaldırımlarda yürüyorlardı.
Sırtına bıçak saplanmıştı sanki. Öylesine bir ansızınlıkla doğruldu, döndü arkasına, parayı titreyen parmaklarıyla tutmakta zorlanarak aldı, göz göze geldiği adamın belli belirsiz gülümsemesini belleğine fotoğrafladı, parayı sürücüye verdi, yeniden küçüldü paltosunun içinde.
‘’ Hiç kimseyle konuşmayan adam… O da yeni bir yaşama başlamış olmalı… ‘’
‘’ Hiçbir surat bunca mutsuz görünemez… ’’ diye düşündü; kalın kaşları düşmüş, birbirine yaklaşmış, arada boşluk kalmamış, iki koyu çizgi burun başlangıcına kadar uzanmıştı.
Ölen polisin çırpınan ailesini, küçücük kızının ‘’Babamı istiyorum’’ diye iç çeke çeke ağlayışını iç burukluğuyla izlerken ‘’Artvin’de böyle bir şey asla yaşanmamıştır, asla da yaşanmaz…’’diye düşündüm.
Soluğu bile kabarmıyordu koşarken. Gökyüzündeki kırlangıçlar kadar hafif, kırlangıçlar kadar çığlık doluydu içi…Ardından yükselen kırık dökük sesi duymadı bile.
O da bir zamanlar bebekti; bir yeri incindiğinde anası, babası iç yangınıyla kucaklayıverirdi... İlk gençliğinde kendisini aynalara güzel göstermeye çalışmış, kızların peşinden bu yokuşlarda ıslana ıslana koşuşturmuştu...
Türkiye' nin en kuzeydoğusu... Orada insanlar kendileri gibi kalmışlar ve bunu çok az insan biliyor. Kendileri de dahil...
Gün gelir hiç te ilginiz olmamasına karşın bir olayın parçası oluverirsiniz de kendiniz de şaşarsınız. Hatta bazen şaşırmaya bile zamanınız kalmadan çıkar gidersiniz o olaydan, başkaları şaşar..
Orman Yük.Müh, ressam, öykü hayranı ve deneyicisiyim
1949 yılında Antalya'da doğup, liseye kadar orada okuduktan sonra, İstanbul Pendik Lisesi ve İstanbul Orman Fakültesi'ni bitirdim.
Anadolu'nun birçok ilinde kamu görevi yaptım, halen de yapmaktayım.
1995 yılından itibaren yaptığım resimleri tablolaştırmaya başladım, tarzımı oluşturdum, Antalya'da karma sergilere ve Uluslararası Resim festivallerine katıldım, festivallerin en çok tablosu alınan ressamı oldum. Kendi yarattığım boya türüm ve altlığım ile insan bedeninin haritalaştırılmış hali olan figürlerim tablolarımın özgünlüğüdür.
Antalya
Bulunduğum ortamı gözlüyor, her ayrıntıyı ıskalamadan yaşıyor ve olayları ya da esinlerini öyküleştirirken okuyan öykünün içine girsin için, olayı sanal da olsa izlesin, o anı birlikte yaşasın çabasıyla yazıyorum.
M.Şevket Esendal, Sait Faik...
''Ben şuna benzerim'' demek o kişiyi aşağılamak ta olabilir. En iyisi yazılarımın kimlerinkine benzediği kanısını okuyanların yorumlarından edinelim.
http://www.ozcanceltik@sistum.com