Yaşamdan Yüzler
Yaşamak karşıtlığınızın meydan okuyuşudur size / Zamanla öylesine korkusuz öylesine yoksunlaşır ki
Yaşamak karşıtlığınızın meydan okuyuşudur size / Zamanla öylesine korkusuz öylesine yoksunlaşır ki
Hayat kovalarken karanlığı üzerime / Yalnızlığın boğuk sesi yankılanır göğsümden /
Hayaletler dolar Mephistopheles şehrine / Bilirim zaptedilmiştir burada yürekler /
Gururla taşımıştım yüreğimde seni / Bulutların yumuşacık yatağına / Güneşin
Gecelerin kısır karanlığı / Eğreti bir dal gibi / Asılır
Zamanı olur mu sanırsın gözyaşlarının / Yola çıktıklarında krater zirvesinden /
Bana hayatı yaşatan gözlerine / Haykırmak istiyor varlığım / Dönüşü
Günle gece usanmadan kovalaşır / Sana fark ettirmez canından gideni /
Sonbahar yağmurları altında / Duraklar, çatılar sığınaktı, senlere / Onca
Öyle manalı bakmayın / Yatağımı çevreleyen taş duvarlar / Şahidisiniz
Deniz fenerinden gelmekteyim bugün / Ben altındaydım maviliğine dalmışım denizin /
Nasıl parçalanıyor ruhunuz, bedeniniz aynıyken? / Kişiden kişiye dönüşüyorsunuz aniden /
Karınca yuvası gibiyim / Didinip duruyor beynimdeki karıncalar / Girip
Hayatın darbeleri üst üste gelmişken / Nedir bu gözlerin çektiği diğerlerinden
Hep çeker sizi sanki bir koku, aşktan, sevgiden belki de mutluluktan gelen ılık bir rüzgar taşır onu, diğer yandan kaynağını acıdan, kederden belki de hüzünden gelen soğuk bir fırtına doğurmuştur...
Dönüşü olmayan bir gidiş / Hayatla olan kapışmanın sonunda, /
Hani yağmur yağarsa / Gecenin daralmışlığında hafiften / Bütün duyularım
Gözlerim gökyüzünde dalmış ıraklara / Gittikçe saçılıyor karanlık evrene /
Üşüme arzusundaki vücudum / İç çekerken halkalar yapıyor göğsümde /
Zaman yıktı ilmek ilmek yaptığım kenti / Hiç bitmedi içindeki yangına eklenen sarsıntılar
Derinlerde yatan detayları, sevgi ve güven işbirliğinde koşulsuz olarak gerçekliğinde yansıtan ve hayatın aşağıdan yukarıya sağdan sola tüm açılarını yaşayan biri...Boşluktan doğan gerçek...
Geçmişi birbirinden ayırt edemiyorum. Bunu yazdığım anlarda yeni birşey daha öğrendim,hissettim,yaşadım. Onu yazmasam olmaz,hepsini yazarsam dünyaya sığdıramam. Ama kimbilir belki bir gün bir şekilde sanada izletirim bu filmden kesitleri, 1981'de başlayan bu süreç bitmeden...
İstanbul
Hiç biri benzemiyor çünkü kimse kimsenin yaşadığını aynı duygularla yaşamıyor.Sadece benzer olan duygular ifade ediliyor. Yaşadıklarını yorumlayabilen ve anlayabilenler kendilerini ifade ederken de kimseye benzemezler.