Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Malatya’da hasat vakti dedin miydi, bil ki kayısılar meyveye durmuştur… Malatya; yeryüzünde başka hiçbir toprak parçasının sahip olmadığı en leziz kayısıların yetiştirdiği bir kent… Elbette ki, başka topraklarda da kayısı ağacı yetişir ancak, Malatya toprağından yetişen kayısı meyvesinin lezzetini başka hiçbir toprak parçası verememiştir. Verememiştir çünkü bu; Allah’ın Malatyalılara özel bir lûtfi ikramı olmuş olacak ki, kayısı denilince akla Malatya gelir ve Malatya kayısı meyvesinin başkentidir… Bu nedenledir ki Malatya’nın dağı taşı kayısı ağacıyla süslenmiştir… Malatya’nın dağı-taşı kayısı ağacıyla süslenmiştir çünkü kayısı ağacının hem gölgesi serindir hem de meyvesi lezizdir. Malatya’da bahar dedin mi, kayısı çiçek açar. Kayısı çiçeği başka hiçbir meyvenin çiçeğine benzemez. Kar beyazıdır kayısı çiçeği. Dokunsan, kar tanesi gibi elinden eriyecek gibi narin ve naiftir kayısı çiçeği. İlkbahar dedin miydi, Malatya gelinliklerini giymiş bir gelin gibi kayısı çiçeğiyle süslenir. Ve Malatya’da çok sürmez bu manzara; bir hafta ya da bir haftadan biraz fazla bir zaman zarfından sonra çiçekler yerini ‘çağala’ dediğimiz meyveye bırakır. Malatya dilinde ‘çağala’ kayısının badem büyüklüğündeki halidir. “Çağala” ya da “mişmiş”; Malatya’da kimisi “çağala” yerine “mişmiş” der. Kayısının çağalası/mişmişi de en az kayısı kadar leziz ve yemeye değer bir üründür. Malatya’da havaların ısınmasıyla/yaz ayının başlamasıyla olgunluk dönemi başlar kayısı meyvesinin. Otuz değişik kayısı çeşidi vardır Malatya’da. Otuz çeşidi de, otuz üç derde devadır Malatya kayısısının… Lakin bir de bir külfeti var ki kayısının, bunun ne menem bir şey olduğunu ancak Malatyalılar bilir. Yaz ayları Malatya’da kayısının hasat çağıdır… Malatya’da hasat çağı, dedin miydi; bağ-bahçe işçi-ırgat doluşur. Yediden yetmişe her yaş insanın çalışabileceği bir meşguliyet vardır kayısı bahçelerinde. Zira kayısılar dallarda meyveye durmuştur. Kayısı dalları, olgunlaşan kayısının ağırlığıyla secdeye varmış bir Abidin görüntüsünü verir. Irgatlar; bay-bayan, kız-kızan, yaşlı-delikanlı fark etmez kımıl gibi dalarlar kayısının içine… Kayısı çarp, kayısı silkele, ya da elden topla fark etmez, her bir kayısı tanesine bir damla işçinin alın teri değmiştir muhakkak… Bitmedi; toplanan kayısıları islime ver, islimden çıkart, sergene ser, sergenden topla… Sergenden toplanan kayısılarda bir de çekirdek çıkartması vardır ki Malatya dilinde buna “patik” derler… Patikler, özenle yapılır; islimden çıkartılan kayısılar (gün kurusu da aynı şekilde) güneşten belli bir nem oranında kurutulduktan sonra kayısı tanesi iki parmağın arasında sıkıştırılarak ‘pıt’ diye çekirdeği çıkartılır. Çekirdekleri bir taraf kayısılar/patikler diğer tarafa ayrılır ve tekrar belli süre sergenlerde, güneşte kurutularak şire pazarına gönderilir. Malatya dilinde “şire pazarı”, kayısı pazarı demektir. Şire pazarında tüccarlar, esnaflar ve her dilden oynayan kayısı canbazları vardır.... Hâsılı kelam, yaz ayı dedin miydi Malatya’da kayısının hasat vaktidir… Kayısının hasat vaktinde Malatya’da buram buram kayısı kokar, kükürt kokar, ter kokar işçinin el-kol emeği kokar… Kayısının hasat vaktinde Malatya’da, Malatyalılar kayısı bahçelerindedirler. Yalnız Malatyalılar değil, civar ilerden gelen çalışanlar da kayısı bahçelerinde yatıp kalkarlar. Dedim ya, allı,-şallı, şalvarlı kız kızandan tut, pirifâniden, delikanlısına kadar Malatya’da her yaş ve boyda kaysı bahçelerinde çalışanlar için iş vardır, aş vardır, ekmek vardır, emek vardır. Malatya’da hasat vakti dedin miydi; Malatya’nın semalarında kükürt kokar, ter kokar, sevgi kokar, muhabbet kokar, aş kokar ve aşk kokar… Malatya’da hasat vakti dedin miydi, bil ki Malatya’da kayısı vardır, iş vardır, para vardır, şenlik vardır, esinlik vardır… Malatya’da hasat vakti; bereket ve rızk toplama vaktidir…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |