Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Vatan bey ile sıla hanımın ayrılık, hasret, özlem ve vuslat adında dört çocukları vardır. Ayrılık en büyükleridir. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi bitirir, üniversite tahsilini yapmak için sılanın üvey kız kardeşi gurbetin yanına gitmeye karar verir.. Ayrılık yola çıkmak üzere iken diğer kardeşler, hasret, özlem ve vuslat feryat eder. Bizde kardeşimizle gidelim baba ne olur izin ver. Biz olmadan o, o olmadan da biz yaşayamayız biz et ve kemik gibiyiz et kemikten ayrı olur mu hiç der ağlamaya başlarlar. Anne ve baba yüreği yavrularının bu feryadına dayanamaz ve izin verirler. Gurbet o kadar zengindir o kadar zengindir ki geleni gideni eksik olmadığı gibi treni, uçağı, otobüsü, arabaları, evleri, hanları, hamamları, çeşmeleri, otelleri, parkları bahçeleri insanın aklına gelen tüm dünya nimetleri vardır. Yeğeni ayrılığa haber salar trenime bin gel; seni bekliyorum der. Yeğen ayrılık gurbetin trenine tren garından, hasret, özlem ve vuslatla beraber biner giderler. Ayrılık gurbetin trenine binerken gözleri dolar dayanamayıp ağlamaya başlar gözünden düşen yaş tanesi dile gelir ve ayrılığa sitem etmeye başlar. Sende herkes gibi beni yerlere düşürüyor ayaklar altında çiğnetiyorsun, ya da bir peçeteye silip pis kokan çöp tenekelerine atıyorsun, ben bu kadar değersiz birimiyim, genelde herkes bana bu hakareti yapıyor der. Ayrılık yutkunur gözyaşlarını siler ve ağlamayı keser yarı gülümseyerek yanına neşe geliverir. O sırada tren gardan hareket etmek üzeredir. Tren uzun, uzun ve yanık, yanık korna vurmaya başlar. Bu ara vatan baba dayanamaz göz pınarları dolar,.. dolar ama o gözündeki yaşı yere düşürmez sesiz,.. sesiz içine akıtır. Ayrılığı götüren gurbetin treni yola düşmüştür. Sabaha kadar yol giderler sabah tren son durağı olan gurbetin garında kalır. Ayrılığı üvey teyzesi gurbet karşılar ayrılık biraz burk durur teyzesi yanındaki hasret, özlem ve vuslatı görmez bile onlar görünmez olmuştur. Hepsi ayrılığın bedeninde gizlenir. Gurbetin anası hayat hepsini görür ve hepsini birden bir anne şefkati ile bağrına basar bundan sonra hep beraber yaşayacağız ben sizlere sizin bilmediklerinizi öğreteceğim der. Akşam olunca gurbet yeğenime bir çorba yapayım içi ısınsın nasıl olsa yoldan geldi der ve çorbayı pişirmeye başlar. Çorbanın su ve tuzunu gözyaşından, salçasını kandan, yağ yerine yara eritir katar ve sofraya getirir. Ayrılık, hasret, özlem ve vuslat bir birine kenetlenir derin bir of çektikten sonra ben aç değilim canım hiçbir şey çekmiyor der yorgunum yatmak istiyorum. Gurbet teyze der. Hayat anne söze girer ve bu sizin ve benim en sevdiğiniz çorba hep beraber içelim sevmiyorsanız da sizi alıştıracağım damak tadınız değişecek, duygularınız değişecek sizlere neler, neler yaşatacağım bana baktığınız o cam ve çerçeveleri değiştireceğim der. Ayrılık üzüntüyle beraber yatıp uykuya dalmıştır bile ve rüyasında vuslatı görür. Halife BOZBAYIR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Halife Bozbayir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |