..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamýþ kiþiler tarafýndan anlatýlan hiçbir zaman olmamýþ olaylarla dolu bir yalan. -Santayana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Varoluþçuluk > mehmet ali adýyaman




6 Ocak 2012
Yalnýzlýðýn Dýþavurumu!  
mehmet ali adýyaman
"Ýnsanýn insana verebileceði en deðerli þey yalnýzlýðýdýr"


:BGJH:


Nasýl anlatsam ki… Bizler; yazma, paylaþma, iletiþime geçme gibi ihtiyaçlarý neden duyuyoruz?

Aslýnda cevap çok basit: “Ýçimizdeki sonsuz yalnýzlýk!”

Yýllar önce mektuplar, kartpostallar, jetonlar vardý… Ýletiþimde onlar kullanýlýrdý. Mektuplara öpücükler konulur öylece gönderilirdi. “Hayýrlara vesile olsun” denilmeden de açýlmazdý. “Kestane kebap acele cevap! Sözü modaydý. Bayramlarda kartpostallar su gibi tüketilir, günler öncesinden de avuç dolusu jetonlar alýnýrdý. Ankesörlerin önünde kuyruklar oluþur, muhabbetler uzun deðil; kýsa tutulurdu. Bense, bunlarý hayal meyal yaþadým.

Anlatayým: Lise son sýnýftayken iki arkadaþla birlikte okuldan kaçýp, kasabanýn biraz uzaðýnda suyu berrak olan bir pýnarýn baþýnda(ser- kani) piknik yapmaya gittik. Sofra niyetine; domatesi, peyniri, ekmeði üzerine býraktýðýmýz bir gazetenin sað alt köþesinde; “ diye yazýyordu. Gazetenin köþesine sinmiþ o küçük isteði kopartýp arkadaþlara gösterdim. Kendisine mektup yazýlmasýný dilediði bu istek karþýnda biraz alaycýlýkla: “Hadi buna bir þeyler yazalým” dedim. Matematik defterinin bir yapraðýný kopartýp komik ve sýradan bulduðumuz bir sürü þeyi geliþigüzel yazdýk ve hatta gülünç olsun diye en sona da þunu ekledik: “Bak biz okuldan kaçtýk. Sende hapisten kaç!” dedik. Bir gün sonra da mektubu postaladýk. O mektupla birlikte zaman içerisinde birkaç mektup daha yazýp baþka adreslere yolladýysak da gönderdiðimiz o mektubun heyecanýný, tadýný bir daha yaþayamadýk.

Üzerinden neredeyse on yýl gibi kýsa bir zaman dilimi geçmiþ olmasýna raðmen; her þey o kadar çabuk deðiþti ki... Gerçekten inanýlmasý zor! Hele de son zamanlarda siber dünyanýn ayrý bir hýz kazanmasýyla iletiþimde yeni boyutlar ortaya çýktý. Bu durum kimine göre sanallýk, hatta aptallýk olarak görülse de; kimine göre de bu yeniçaðýn asýl vazgeçilmez gerçekliði… Bende bu gerçekliði kabul etme taraftarýyým. Malum bireyler bu yeni sanal gözüken alanda kendi içsel dünyalarýný rahatlýkla paylaþabilme olanaklarýný bulabiliyorlar. Hem de kural ve kaide tanýmadan sýnýrsýzca…

Kýsacasý artýk; mektuplarýn yerine; internet üzerinden Emailler, jetonlu görüþmelerin yerine; mesenger’da görüntülü konuþmalar, Kart-posttallar yerine de forwadlanmýþ fotoðraflar yer almaya baþladý. Sms’ler, twitler, iletiler de cabasý… Neyse! Bizim asýl sorunumuz bunlar deðil; bu iletiþim araçlarýyla(telefon, mektup, sms, ileti…) olan iliþkimiz… Ýzlediðimiz bazý film ve otobiyografik belgesellerde, okuduðumuz kitaplarda, dinlediðimiz bazý eski hikayelerde mektuplara sevgiyle konulan öpücüklerin, kartpostal olsun diye çekilen fotoðraflardaki sevinçlerin, ankesör kuyruklarýndaki kaygýlý bekleyiþlerin, özlemlerin nasýl dolu dolu yaþanýldýðýný en ince ayrýntýsýna kadar görmekteyiz. Oysa bu duygularýmýz ve isteklerimiz hala da varlýðýný koruduðunu; ancak eskiye nazaran daha sýradanlaþtýðýndan mý olsa gerek; bu yüksek heyecanlarýn daha nadir yaþanýldýðýný görüyoruz...

Çünkü; umutlarýmýz, hayallerimiz; artýk “yýllýk”, “aylýk” ya da “haftalýk” deðil. Artýk posta memurlarý mektup taþýmýyorlar. Faturalar, evraklar, ekstreler… vb þeyleri daðýtýyorlar. Bu nedenle onlarý beklememizin bir anlamý da kalmamýþ. Çünkü umutlarýmýz ve isteklerimiz artýk bir tuþ ardýnda gizli. Bu vesileyle umutlarýmýz da; “günlük”, “saatlik” hata “anlýk” olmuþ. Belki de bu yüzden “Her þeyin daha hýzlý aktýðýný” da sanar olduk.

Oysa; daha önceleri o geleneksel kurallar ve kaideler arasýnda can sýkýntýmýz sadece beklemekti. Ve beklediðimiz içinde umutla her þeye bakabilirdik. Þimdi ise; bu sýnýrsýzlýk alanýnda can sýkýntýmýz beklemek deðil; bekleyememek… Beklediðimiz herhangi bir þeyi de doðru düzgün bulamamak ve sürekli yenisiyle, son modeliyle deðiþiyor bulmak… Daha doðrusu sürekli ona “Ayak uyduruyormuþ gibi” yapmak… Ýþte asýl sorun da bu!

Þimdi! Yeniden þu “sonsuz yalnýzlýk” olayýna geri dönersek ve yeniden bir mektup yazarsak… Dýþarýyý, dýþarýda olup bitenleri, deðiþimleri, güzellikleri, çirkinlikleri içerideki yalnýz bir adama ne kadar iyi yazabiliriz ki? Deðiþimlere gerçekten yetiþebilir miyiz? Ya da onca uyduruk þey arasýnda ne kadar gerçekçi olabiliriz ki? Çünkü þu an dýþarýda olup bitenleri içerideki yalnýz adama deðil de; kendimize bile anlatmaktan aciziz. Çünkü deðiþen yozlaþan, hýrpalanan, sancýlaþan, yalnýzlaþan, yabancýlaþan bu dünyada bizler ve ötekiler arasýndaki uçurum çoktandýr kapanmýþ. Okullardan hapishanelerden artýk kaçmak pek mümkün deðil. Çünkü okullarý ve hapishaneleri beynimize ruhumuza çoktandýr yerleþtirdik. Belki de Tanrý bizi yaratýrken yerleþtirmiþti de; biz þimdi iyice açýða çýkarttýk. Deðil mi?

Bu nedenle kendimizi öteki dediðimiz kiþilere dahil etmekten ha bire kaçýyoruz. Ve bu yüzden de kendimizi göremiyoruz. Týpký o gün göremediðimiz gibi… Çünkü cezaevindeki adama alaylý bir dille mektup yazarken aslýnda acýyarak yazmýþtýk… Onu yalnýz ve çaresiz sanmýþtýk. Oysa þimdi anlýyorum ki sadece o deðil; hepimiz yalnýzýz ve ayný durumdayýz. Hepimiz bu dünyaya atýlmýþýz ve tekiz. Çünkü bu nedenle her birimiz özümüzde sonsuz bir yalnýzlýðý taþýyoruz ve o öteden beridir içimizde… Hepimiz bu içimizdeki yalnýzlýk hapishanesinin de farkýndayýz ve o yüzden baþkasýyla iletiþime geçerek bu hapishaneden firar etme taraftarýyýz. Bu hapishanenin zincirlerini sonsuzluða dek kýrmanýn yolunu belki de bu yüzden yaratmakta ya da yazmakta buluyoruz. Belki de insanlýk olarak bu yalnýzlýðýmýzý dýþa vurmak için asýrlardýr uðraþýp duruyoruz. Bu arayýþtýr iþte bizi var eden. Bu arayýþtýr bizi hýrpalayan ve vazgeçirmeyen. Çünkü vazgeçmekten de korkunç derecede korkuyoruz... Ýþte! durum bu!

Sonuç olarak; bizi bize yakýn ve uzak kýlan iþte bu sonsuz yalnýzlýk ve onun getirdiði sonsuz uzaklýk ve beraberinde gelen çaresizlik. Ölüm ve çürüme de cabasý… Belki de Aþýklarýn bu dünyada kavuþamamasýnýn ardýnda yatan gerçeklik de bu. Çünkü; gerçek anlamda bir kavuþma söz konusu olamazmýþ da ondan mý? Þimdi bu yalnýzlýðýna çare bulunur mu? Bilinmez! Ama; herkesin kendi içerisindeki bu yalnýzlýðý aþma, dýþa vurma gayreti var. Çünkü herkes Mecnun gibi çölleri, Ferhat gibi daðlarý, Mem gibi zindanlarý boylama yüreði var ve herkes Leyla’da, Zin’de ve Þirin’de cisimlenmiþ bir kavuþmayý bu yalnýzlýðýný sonsuza dek gidermeyi ister. Ýþte dýþavurum da bu!

Mehmet Ali ADIYAMAN

Aralýk/2010




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Otogarýn Emanetçisi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ben Bir Gazeteyim [Deneme]
Botan Çayý'nýn Nazlý Kederi ve Pervari [Deneme]
O Yüz Benim Ýdi... [Deneme]
Bir Zamanlar Anadolu'da Kadýnlar, Sûretler ve Cesetler... [Eleþtiri]


mehmet ali adýyaman kimdir?

Felsefenin, edebiyatýn, sanatýn, politikanýn iþçisi olmaya çalýþan bir felsefe öðrencisi. . .

Etkilendiði Yazarlar:
kafka, zweig, erasmus, kundera, shopenhaur, nietzche


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © mehmet ali adýyaman, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.