Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Verilen bu istatistikler günden güne insanlarýmýzýn zorlamalara karþý direnme gücünün kýrýldýðýný anlatýyor. En büyük darbeyi aile için destek göremeyen, dýþ etkenlerin verdiði hasarlar ile yýpranmýþ þahýslar ve aile içi iletiþimsizlik vuruyor. En son izlediðim film buna en güzel örneði teþkil ediyor. Fýrsat bulursanýz mutlaka izlemenizi öneririm. Mel Gibson ve Jodie Foster ‘ýn baþrollerini paylaþtýðý “KUKLA” isimli film.. Orijinal ismi “The Beaver” olan film görüntüde herþeyi olan bir adamýn bir gün depresyon adlý hastalýkla tanýþmasýyla baþlýyor ki, günümüzde çoðu insanýn sevgiden, paradan, mutluluktan, saygýdan, hoþgörüden, huzurdan mahrum kaldýðý bir dünyada çok nüktedan. Meslek daðýlýmýna göre intihar istatistiklerinde genelde doktorlar, özellikle de psikiyatri uzmanlarýnýn intihar edenlerin en baþýnda yer aldýðý da düþünülürse bu iþle baþ etmenin ne kadar zor olduðunu tahmin etmek çok güç olmasa gerek. Film özetle, kendisinin iyileþme çabalarýna destek vermeyen ailesinin ve adamýn bunlarla baþ etmek için geliþtirdiði bir teknik olan kukla ile konuþma tekniði üzerine kurulu. Umut ediyorum ki insanlar geç olmadan yanýndaki insaný görmeden geçmek yerine onun duygularýna da deðer verme yöntemini seçtiðinde, filmdeki gibi geç kalmýþ olunmaz. Yazdýðým içimizden birilerinin bir öyküsüyle, herkesi hayatýn koþturmacasýnýn içinde biraz soluk alýp yanýndakini farketmeye çaðýrýyorum. ALACAKARANLIK VE ÖTESÝ Çaresizlik bir aðaç gibi sardý bedenimi, dallarý, kalbimi, ruhumu sýkýþtýrýyor ne kadar çabalasam da kurtulamýyorum aralarýndan. Yapraklar gözümü kapatýyor. Çare varsa da görmem imkansýz artýk. Otuzbeþ yaþýndayým ve kimseye kendimi anlatmayý beceremedim. Artýk kendimi de yanlýþ anladýðýmý düþünmeye baþladým. Ne yaparsam yapayým. Yaþam konusundaki beceriksizliðim, beni ölüm konusunda düþünmeye yüreklendirdi. Kim bilir, onda daha baþarýlý olabilirdim. Etrafýma baktýðýmda herkes bir þekilde bu yalana inanmýþ görünerek, birine yakalanmadan ucundan kýyýsýndan hayatý tutmuþ yaþamlarýna bakýyorlardý. Sonuçta onlar da yapmalarý gerekeni yapýyorlar, ötesine karýþmýyorlardý. Ben niye baþka þeylerde ýþýk aramaya çalýþýyordum. Benden öncekiler bulmuþ muydu? Ya da buldular da kýymetli olduðundan sakladýlar mý yýllarca? Öyleyse bu haksýzlýk deðil miydi? Yüce divan buna nasýl izin verebiliyordu? Evet, o niye müdahale etmiyordu da sadece seyretmekle yetiniyordu? Acaba zevk mi alýyordu bu kapýþmadan. Ama biz azýnlýk olarak birbirimizi tanýmadan ölüp gidiyorduk. Ve çoðumuz da doðal çöküþ sürecini bile beklemiyordu. Neydi bunca mücadeleyi yapmamýzý gerektiren, buna mecbur kýlan bizi? Neden ötekiler gibi soru sormadan yaþamýyorduk? Onlar da soruyorlardý da acaba cevabýný alýyorlar mýydý? Pardon. Tüm bunlar artýk çalýþýp para kazanma, hayatýmý idame ettirme, yeme içme gibi zorunlu ihtiyaçlarýmýn bile önüne geçmiþ, yavaþ yavaþ belirlemeye baþlayan o ince çizgi beni korkutmamaya baþlamýþtý. Bütün bunlar Dostoyevski’nin budalasý gibi hissettirmeye, budala mý olduðumu yoksa akýllý mý olduðumu çözemez hale getirmeye baþlamýþtý. Madalyon göründüðü gibi deðilse karanlýkta ona bakma seni ipe götürür, asla yazý tura atma hayatla, kaybeden sen olursun sen onlardan deðilsin çünkü unutma gibi saçma sapan laflar bile etmeye baþlamýþtým. Sen akþam yattýðýnda yastýða düþen kafa olamadýn, sen aynaya baktýðýnda gördüðün yüz olamadýn asla. Görmek istediklerin hep gördüklerinin önüne geçti. Bunun sebebini çocukluðunda arama ya da gençliðinde, yaþamak isteyip de yaþayamadýklarýnda da. Bu ihmal olur kafanýn içinde yerleþip senin büyütmek istediklerine. Sonuçta kafa senin deðil mi içine ne atacaðýn seni ilgilendirir. Ama nasýl olur ya karþýlaþtýðým onca insan, seçemediðim arkadaþlarým, annem, babam, kardeþlerim onlarýn hiç bir katkýsý yok mu yani? Evet bir þeyin farkýna vardým. Kullanýlýyordum. O baþkalarý kendilerinin aynadaki yansýmalarýnýn hep ayný olmasý için beni kullanýyorlardý. Hayatý uyduruk prensipler üstünde gezdirip onlarýn dýþýna çýkarmamak için kullanýyorlardý. Ben bazen karþý çýkýþlar yapmýþým geriye baktýðýmda. Ama sonunda hep onlarýn dedikleri olmuþ. Ýþin tuhaf tarafý bunu benim de kabul ettiðim hissini vermiþler bana. Ben nasýl bu kadar kör bu kadar budalaca davranabilmiþim. Peki niye þimdi bunlarýn farkýna varýyorum. Doydum mu acaba kandýrýlmaya veya kendimi kandýrmaya, aslýnda kör oldum da ancak o zaman mý derin görüþüm açýldý bilemiyorum. Bildiðim tek þey, þu an bir zamanlar seyretmeye doyamadýðým, arabayla geçerken son ses müziði açýp hayatýn damarlarýmda aktýðýný hissettiðim boðaz köprüsündeyim. Ýnci gibi dizilmiþ tüm ýþýklar beni seyrediyor sessizce. Belki kimi yapamazsýn biz çok gördük böylelerini diyor belki de kimi yapma daha gençsin deðmez diyor. Hep okumuþumdur. Ýntihar eden insanlar ettikten sonra vazgeçer ama geriye dönemezmiþ. Sýrf geri dönme ihtimalini sýfýrlamak için buraya geldim. Serin esen rüzgar beni birden seneler önce yaþadýðým bir ana götürdü. Gariptir ki hafýzamýn derinliklerinde sakladýðým bu aný, o an tüm ayrýntýlarý ile gözümün önündeydi. Ýznik’te göl kenarýnda bir evde, öðleden sonra ýlýk bir bahar gününde, göl hafif hafif dalga yapmýþ ben de içeride onu dinleyerek uyumaya çalýþýyordum ki dolap gýcýrtýsý gibi sesler duymaya baþladým. Önce rüzgarýn bir oyunu zannettim. Ama sesler iyice tiz bir hal alýnca kalkýp bakmak gereði duydum bezgin bezgin. Biraz araþtýrdýktan sonra tam vazgeçmek üzere iken dýþ kapýnýn arkasýnda halýflex ile tahta döþemenin arasýna sýkýþmýþ bir fýndýk faresi gördüm. Ýnanýlmaz güzellikteydi. Gözleri yerinden fýrlamýþ benim onu gördüðümü farketmiþ çýðlýk atmasýnýn iþe yarayýp yaramayacaðýný merak etmeye koyulmuþtu. Ben inanýlmaz bir gücü elinde bulunduran bir savaþçý, büyük bir af gücüyle donanmýþ ulu bir insan gibi hissediyordum kendimi. Sonuçta sadece bir halýflexin ucundan parmaðýmla bile oynatabileceðim bir aðýrlýkla fýndýk faresini özgürlüðüne kavuþturacaktým. Ya da onu orada ölüme terk edebilecektim. Parmaðýmýn hafif bir hareketiyle halýyý kaldýrdým.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Aysun Güven, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |