"Yarın 13 Ekim. Bazı fikirler, tıpkı bazı insanlar gibi, çok yaşlanmak için yaratılmamıştır." - Oscar Wilde"

Zeus'un Kızı;kadının Gölgesi

“Hindistan’nın Yeni Delhi şehrinde 16.12.2012 yılında bir otobüste, çete tarafından tecavüze uğrayan genç kadın ve tüm tecavüze uğrayan kadınların anısına…..”

yazı resim

Çekiştirmeye başlamıştı, uyandığında eteklerini. Hırpalanmış, yer yer yara bere içinde kalmış uzun bacaklarını örtmeye çalışıyordu. Sanki daha da bir uzamışlardı. Ayakkabısının tekini bulamıyordu. Ne koltukların üstünde ne de altlarında görünmüyordu. Güneş önce gözünü aldı sonra da ayakkabısının, parlak kırmızı kalpli, metal çerçevesine vurdu. Biraz uzanmak istedi. Ama bir ıslaklık onu kendine getirdi. O ıslaklık , ona her yerini çıplak hissettiriyordu. Neresini örteceğini bilemiyor sürekli ellerini vücuduna değdirmeden kumaş parçaları ile saklamaya çalışıyordu. Güneş, iyice yükselmiş otobüsün içine dolmaya başlamıştı. Sanki, tüm boşlukları dolduruyor ve gitgide onu sıkıştırıyordu. Nefes alıp verdikçe, erkek arkadaşının o gece çok beğendiği, beyazdan griye dönmüş, paçavra görüntüsü almış bluzu, göğsünde hızla inip kalkıyordu. Doğrulmak için ellerini, beyaz deri koltukların birine uzattığında, akşam seyrettikleri “Pi’nin Yaşamı” filminin biletinin yere düştüğünü gördü. O filmdeki çocuk, ne güzel bir dünyaya adım attı, nice zorluklardan sonra. Ama uzanamıyordu. Karın bölgesinde ve kasıklarında inanılmaz ağrılar, o bölgelerine sanki binlerce bıçak batırdığı hissi uyandırıyordu. İçeriye dolmuş olan birkaç sinek, yalnızlığına ortak olarak, o iğrenç sessizliği bozmuştu. Anatomi derslerinin birini anımsadı. Çok üzgün olduğu bir gün, öğretmeni insan vücudunu anlattığı bir sırada yanındaki arkadaşı ayağa kalkıp tahtadaki iskelet gibi yapıyordu. Sonunda onu gülümsetmişti işte. Ama gülemedi, anımsayınca, yüzündeki yırtıklar, esnemiş, üstü kabuk bağlamaya çalışan tüm kan pıhtıları açılmış ve canını yakmıştı. Oturduğu yerde bir tümseklik olduğunu farketti. Çantasının ucundaki, küçük bebek maketi kırılmıştı. Dün akşam ettiği dua geldi aklına. “Allahım, beni iyi insanlarla karşılaştır lütfen. Sana yalvarıyorum.”Kötü bir kabus gibiydi yaşadıkları. Yavaş yavaş gözünün önüne hızla gelip kaybolan yüzler anımsıyordu. En son arkadaşının metal çubuklarla dövülmüş yüzü geldi hafızasına. Tüm bunların kötü bir rüya olmadığının en güzel kanıtıydı. Kadınların, cinsel organdan başka bir şey olmadığını düşünen insanların olduğu dünya da bizim dünyamızla aynıydı.
Genç kadın, 29.12.2012’ de hayatını kaybetti. Doktorlar, genç kadının bağırsakları ve rahminin demir çubuklardan parçalandığını söylediler. Saldırıda bulunanlar idam cezasına çarptırıldılar.

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön