Bu hafta ne yazacaðýmý gerçekten bilmiyordum. Ta ki yazýyý yayýna verme saatine kadar ellerim klavyenin üzerinde dokunacak tuþ aradý. Aslýnda aradýðým harfler deðil duygulardý her zamanki gibi. Bitmiþ bir hikaye yazmak istemiyordum. Baþlayacak ya da devam eden bir hikaye yazmak istiyordum ki Bilim ve Teknoloji dergilerinden birinde bir haber gördüm.

Konu; Zeka !!!!!Ýnsanlarýn onu nasýl kullandýðý, ne ölçüde zorladýðý senelerdir bilim adamlarýnýn aklýný kurcalamýþ, yüzyýllardýr bu konuda testler yapýlmýþtýr. Çok uzun bir süre, kadýnlarýn ortalama olarak erkeklerden beþ puan geride dendi. Bu durumun genetik farklýlýklara uzandýðý düþünülüyordu. Fakat bu yýl kadýnlarýn IQ’ su, ilk kez erkeklerden yüksek çýktý. Der Spiegel dergisindeki bir haberde, cinsiyet farklýlýklarýndan kaynaklanan makaslarýn, yaþam koþullarý nedeniyle yýldan yýla kapandýðýndan bahsetmiþ. Kadýnlarýn yaþam koþullarýnýn gitgide zorlaþmasý ve bunun doðal bir aktivasyon haline gelmesi ile beden ve zihin buna ayak uydurmak için kendini sürekli yenileme ihtiyacý duymaktaydý.

Bu güzel haberlere bakarak, kadýnýn yerinin matematiksel olarak gitgide büyüdüðünü görmek memnuniyet verici. Peki kaç erkek evde para kazanan, evinin geçimini saðlarken, çocuklarý ile baþka birine gerek kalmayacak þekilde ilgilenen, evin ihtiyaçlarýna çakýlacak çivilerinden, kýþýn kullanýlacak domatese kadar düþünen, sabah unutulmamasý için akþamdan hazýrlanan okul kitaplarýna varýncaya kadar hesap eden bir kadýný söz konuþma sýrasýna gelince ikinci plana itmez ? Emin olun ki en modern erkek diye tabir ettiklerimiz bile kadýna kendi önyargýlarýný yansýtmadan davranamaz. Erkeklik içgüdüsü, bencillik, tahammülsüzlük, karanlýk egolarý, incinmez taraflarý bu yüzden aðlayamamalarý, anneleri, mavi patikleri……yüzlerce sebep yüzünden böyle davranabilirler. Yazýk ki kendileri bile niye öyle davrandýklarýný sýnýflandýrmalarýný istesek yapamazlar eminim. Duygularýný ifade etmekte zorlanan bir insan(cinsiyet belirtmiyorum)karþý tarafýn duygularýný anlamak için göstereceði çabayý otomatik olarak sýnýrlýyor. Neden her tartýþmadan sonra “keþke” deniyor. Halbuki o küçücük memeli bir zamanlar yirmi tonluk gövdeleri ile dinozorlarla boy ölçüþemeyecekken, dinazorlar milyonlarca yýl önce yok olmuþken kendisi þimdi tabiatý yönlendirecek pozisyonda. Ne acýnasý ki en basit duygularýnýn bile önüne geçemiyor.

Nedense bir erkeðin diðeri ile evlenmesinin dikkati çeken yaný hep iþin cinsel boyutu oluyor. Kimse aslýnda mýknatýsýn iki ucu gibi, iki ayrý cinsiyetin bir araya nasýl gelebildiðini, bu iliþkinin sapkýnlýk yönü dýþýnda kadýnýn rolünü üstlenmiþ erkeðin neler hissedebildiðini sorgulamýyor.

Kadýn, terazinin dengesini kendi tarafýna çevirmek için yýllarca uðraþtý. Ýlgili tüm araþtýrmalarda belirtildiði üzere iþ dünyasýnda, politika sahnesinde, müzik alanýnda gitgide söz sahibi olmaya baþlayan kadýnýn, ayný zamanda diðer iþlerini de devam ettirmeye yönelik verdiði çabayý kimse yadsýyamaz. Çoðu kendi zamanýndan çalar ya da uykusundan. Asla geri dönüþ beklemeden.

Ýþim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarým her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanýr bakarsýnýz ki mavi.

Orhan Veli’nin en sevdiðim þiirinde dediði gibi. Kim demiþ erkekler, kadýnlar kadar romantik olamaz diye. Neden bu kadar þairimiz erkek o halde. Duygu yüklü onca filmin yönetmeni de bir erkek.

Hepimize ayrý bir dünya olamaz. Ayný bulutlarýn ve gökyüzünün altýnda yaþlanmaktayýz. Kimse kimseyi kandýrmaya çalýþmasýn. Bir kadýnýn söz sahibi olmasý için para kazanmasý gerekmediðini tüm Avrupa ülkeleri çoktan aþtý. Geriden gelme kavramýný tanýmýný yeniden yapmamýz gerekir. Biz henüz “kadýnýn iþi çocuk bakmak” kavramýndayýz. Her iþini Allah’a býrakýp çözme eðiliminde bir millet olarak en azýndan kadýnlar bu iþin kendiliðinden olacaðýna olan inancý yýkmalý, alýþkanlýklarýný biraz olsun býrakýp, gelecek için , çocuklarý için rahatýndan olmalý. Hiçbir þey deðiþim isteyen bir akýntýnýn önünde duramaz. Bireysel olarak yapacaðýnýz her eylem, sarfedeceðiniz her söylem biraz daha fazla tahammülle katlanabilir olacak. Ama öncesinden daha az üzücü olmayacaktýr. Ama ya kazanabildikleriniz ihtimali. Hiç kimse varolan giden bir düzenin bozulmasýný arzu etmez. Alýþkanlýklarýmýzdan iyi veya kötü iþte bu yüzden kurtulamayýz. Birbirimizi rahatsýz etmemiz gerekiyor ise biraz edelim. Sýcaktan ve nemden rengi kaçmýþ gömlek üzerimize yapýþmýþken soðuk bir havada kartopu oynadýðýnýzý hayal etmek bu sýcak memlekette ne kadar zor olabilir. Madem ki mevcut durumda zaten katlandýðýnýz nice þey size acý vermiyor ve yaþamaya devam ediyorsanýz aksi kimin umurunda.

Napolion’un dediði gibi “Korkmanýz gereken sizinle ayný fikirde olmayanlar deðildir. Asýl, sizinle ayný fikirde olmadýðý halde bunu söyleyecek cesareti olmayanlardan korkun.”