Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Büyük bir kalabalığın elinde bu iş ilanı vardı. Sekreter içeri girdiğinde sakallarını kaşıyan adam ayağa kalktı. Elindeki listeyi yetkili adama uzatırken heyecan içerisinde konuşuyordu: “Efendim içerisi ağzına kadar doldu taştı. Bir o kadarı da dışarıda kuyrukta bekliyor. Mülakata aldıklarımın arasında ön plana çıkanların sıralandığı liste buyurun” Adam listeyi dikkatli bir şekilde incelerken sekreter kapıyı açmıştı. Ön sırada bekleyen bir adam hızlı adımlarla içeri girdi. Gülümseyerek kendisini tanıttı: “Efendim ben bir parti üyesiyim. Partimin en alt kademesinden en üst kademesine kadar büyük bir sadakatle hizmet ettim. Partimin verdiği her görevi layıkıyla yaparım. Liderime taparım. Mitinglerde halkı coştururum. Tüm gücümle alkışlarım, slogan atarım. Meydanları inletirim. Yağlarım, yıkarım gerekirse sabunlarım. Dava adamıyımdır. Başarılarım tescillenmiştir. ”Bu ülke seninle gurur duyuyor”- En büyük başkan bizim başkan” slagonlarının patenti bana aittir. Size de aynı şekilde hizmete hazırım. Yeter ki bana bir görev verin.” Konuşan adamı merakla dinleyen yetkili adam sakallarını yeniden kaşırken masasına oturdu. Konuşması biten adamı sekreter dışarı çıkarırken ikinci adam içeri girdi. O da kendisini tanıtıyordu: “Ben bir din adamıyım. Aylardır işsizim. Eski patronum Tanrıdır. Onun görüşü doğrultusunda çalışırım. Üstelik gece gündüz, aralıksız hiç durmadan çalışırım. İnsanları cennete haliyle durumuna göre de cehenneme hazırlarım. Öldüklerinde en yakın dostları olarak tabutlarının başında ağlarım. Sadece ölümlerde değil bayramlarda, seyranlarda, nikahlarda yanlarında olurum. İnanın bu işe çok ihtiyacım var. Sizi şu anda yeni bir Mesih olarak görüyorum. Ne olur Allah rızası için bana bir iş verin” Masada oturan adam şaşkınlıkla gözlüklerini silerken sekreter bir diğerini içeri soktu .İçeri giren adam sert bir yüz ifadesiyle, sert bir ses tonu ile kendisini anlatıyordu: “Ben üniformalı, rütbeli bir memurum. Emir adamıyım. Emirler doğrultusunda insanları hizaya getiririm. Çok çalışırım. Birinci vazifem üstte hizmettir. Varlığımı üstlerime borçluyumdur. Her yerde çalışırım. Dağda, şehirde, kışlada, karakolda, hapishanede hemen her yerde varım. Yeter ki temsil ettiğim bir flama ya da bir bayrak olsun. Rengi fark etmez. Bende işsizim. İş arıyorum. Emir ve görüşlerinize hazırım” Sekreter başka birini içeri alırken masada oturan yetkili adam kravatını çözüyordu. İçeri giren yeni adamı görünce ayağa fırladı. İyice şaşırmıştı. Ona hayretle bakıyordu. Üstü başı perişan olan adam içeriye oynayarak adeta dans ederek girmişti. Gelen adamın yüz ifadesi saniyeler içerisinde değişiyordu. Bazen ağlar gibi görünürken bir anda gülümsüyordu. Bakışlarını gelen adamdan çevirip sekretere döndü. Sordu: “Yanlışlık olmasın? Bu da kim? ” “Benim efendim ben…Yüce efendim bana köylü derler. Ben bir köylüyüm. Çok çalışkanımdır. Yeter ki bir tarlam başımı sokacak bir delik olsun. Yağ satarım, bal satarım. Ekerim, biçerim sonra yerim. Sonrada hani az öce içeri girenler var ya onlara da yediririm. Yeter ki bana değmesinler. Allah büyüktür. Kaderime razıyımdır. Hiç şikayetim yoktur. Bende diğerleri gibi boştayım. Bana bir iş verin yeter ki. Sizi hiç de mahcup etmem. Ne olur…” Büronun içerisinde hızlı adımlarla ileri geri yürüyen yetkili adam köylünün lafını yarıda kesti: “Tamam yeter tamam anladım. Çık dışarı” Sekreter kapıyı kapattığında adam yeniden masasına oturmuştu. Sekretere sordu: “Bu adamlar kim. Nereden çıktı, geldi? İnanamıyorum. Bunları kim eğitmiş? Deneylerim, çabalarım bunlar yüzünden boşa çıkabilir. Diğer eğittiklerimin durumu ne olacak. Bu adamlar yüzünden hayatımı adadığım bu çalışmalarımın tümü fiyaskoyla sonuçlanabilir.” Bir koltuğa oturan sekreter konuşurken gülümsüyordu: “Bay Pavlov* bana kalırsa bu adamları hemen işe alın. Önünüze büyük bir fırsat çıktı diye düşünüyorum. Bilim dünyasında bir devrim yapabilirsiniz. Bunlar ortadoğuda, batıya yakın bir ülkeden geldiler. Bu fırsatı kaçırmayın derim. Eminim deneylerinize çok büyük katkıları olacaktır. Laboratuvarda, kafeslerin yanındaki küçük odayı boşaltıp bunlara verelim. Ne dersiniz? ” Pavlov*--İvan Pavlov
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |