Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Rıfkı daha sonra iyi bir gözcü oldu. Komşularını da izliyordu. Bir delik, bir pencere bir kapı aralığı onun için yeterliydi. Öğretmeni Sevim hanımda bu bakışları yakalamıştı. Tahta’yı karalarken Rıfkı onun bacaklarını geniş kalçasını izliyordu. Öğretmeni de bu rahatsız gözleri fark etmişti. O da Rıfkı’yı dövmeye başladı. O yıllarda dilencileri de merakla izlerdi. Onların para kazanma şekli hoşuna gitmişti. İleri de onun için iyi bir meslek olabilirdi. Neden olmayacaktı ki? Askerden döndüğünde babası onu evden kovdu. O da çocukluk arkadaşlarından birinin sayesinde bir ev tuttu. Arkadaşı evliydi. Yan komşusuna ait olan tek katlı gecekonduyu ona verdi. Arkadaşı bir gün işten eve geldiğinde gözlerine inanamadı. Rıfkı bir yatakta karısını beceriyordu. Bunu neden yaptığını sorunca Rıfkı utanmıştı. Bir cevap veremiyordu. Arkadaşı evi hemen terk etti. Kadının yeni kocası artık Rıfkı olmuştu. Bir süre geçtikten sonra Rıfkı kadına artık bakamayacağını söyledi. Kadın onu anlayışla karşıladı. Kendisine bile bakamayan sefil bir adam bir kadına nasıl bakacaktı.Kadın semtte başka bir bekar adamın evine taşındı. Kadın sonra o evden de taşındı. Sonra bir diğerine derken semtteki bütün bekar evlerini dolaşmak zorunda kalacaktı. Semt ahalisi bu yüzden Rıfkı’yı suçladı. Bir yuvanın dağılmasına sebep olmuştu. Sonra birçoğu da Rıfkı yüzünden o kadını becermek zorunda kalmıştı. Bu suça ortak olmanın vicdan azabı çekiliyordu. Sonra hepsi birden toplandı. Rıfkı güzel bir meydan dayağı yedi. Bu dayaktan sonra Rıfkı farkına vardı. Sanki üstünden büyük bir yük kalkmıştı. Bütün suçlarından, günahlarından arınmış gibiydi. Sonra içmeye başladı, sürekli içiyordu. İçtikçe günahlarını masaya yatırıyordu. Gecekondusuna gelen insanlar da vardı. Onlar da Rıfkı gibi günah işlemiş insanlardı. Birçoğu onun gibi işsiz güçsüzdü. Onun gibi hırsızlık yapmıştı. Komşusunu veya bir akrabasını onun gibi becermişti. Sürekli tartıştılar, devamlı içtiler. Birbirlerini suçladılar. Sonra ne olduysa hepsi birden Rıfkı’yı suçladı. Onu feci bir şekilde dövdüler. Birçok kemiği kırılmıştı. Uzun bir süre hastanede yattı. Kimseden de şikayetçi olmadı. Eğer ortada bir suçlu varsa o da kendisiydi. Ona bir yeşil kart verdiler. Senede elli torba kömür, üç ayda bir kaymakamlık yardımı ile geçinmeye razıydı. Dondurucu kış mevsimlerinde bile o kömürleri yakmadı. Kahveci Şabana yarı fiyatına sattı. Aldığı parayla şarap aldı. İçerken düşünüyordu. Bütün hata kendisindeydi. Çok günah işlemişti. Bir süre sonra kapı çalındı. Onu döven arkadaşları ona gülümseyerek bakıyordu. Hepsinin elinde de birer yeşil kart vardı ve hepside Rıfkı’dan özür diliyordu. Hepside onun gibi kömürleri satmıştı. Semtteki bütün kahvelerde sobalar yanıyordu. İnsanlar onların sayesinde ısınıyordu. Dışarıda yağan kar dondurucu soğuk onları etkilemiyordu. Şişeler peş peşe devrilirken hepside mutluydu. Rıfkı dahada mutluydu. Semt halkı, esnaflar, kahveciler, müşteriler ilk defa onlara saygı göstermişti. Bu saygının gururuyla sabaha kadar içtiler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |