..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Seyda Kesikoðlu




10 Haziran 2013
Meçhule Açýlan Kapýlar  
Seyda Kesikoðlu
Aþk, nesnesi olmadan doðmaz hiçbir zaman, ama bir kez doðduktan sonra nesnesi kayýplara karýþsa da var olmaya devam eder çoðu zaman...


:AECH:
Heyecanla, biraz da can çekiþen bir umutla uyandý, yataktan fýrladý, kendisini uyandýran cep telefonuna koþtu. Çalýþma masasýnýn üzerindeki telefonun ýþýðý daha da umut verircesine gülümser gibi yanýyordu, ama çabuk söndü, çünkü yine arayan kimse yoktu, sadece mesaj gelmiþti. Yine de heyecandan ölmesi için bu yetti ve beklediði kiþi aramýþçasýna sabýrsýz atarken kalbi, o, titreyen elleriyle gelen mesajý açtý. Ne var ki yine yanlýþ alarmdan ibaretti o mesaj, yine þebekeden gelen o lüzumsuz reklam mesajlarýndan biriydi. Asýl beklediði mesaja yer açmak için o mesajý da hiç okumadan sildi, fakat beklediði mesaj haftalardýr gelmiyordu. Üstüne üstlük attýðý hiçbir mesaja da o ayný haftalardýr hiçbir cevap almamýþtý. Aslýnda artýk bu durum eskisi kadar canýný yakmýyordu, alýþmýþtý çünkü, ne yazarsa yazsýn hiçbir mesajýna hiçbir cevap verilmeyen kiþi istediðini yazmakta özgürdü, bunu fark edip sürekli yazmaya devam etmiþti. Baþta þiirler yazmýþtý, hissettiklerini, onunla yaþadýklarýný, yaþayamadýklarýný, ona dair hayallerini ve o derin özlemini anlatan onlarca þiir… Sonra þiir yazmakla da yetinmemiþti, onunla tekrar sevgili olduðunu hayal ederek ondan duymaya da, ona söylemeye de hasret kaldýðý aþk sözcükleriyle ona yine cevapsýz mesajlar atmýþtý. Ama baþta sadece caným demeye cesaret edebilmiþti, sonra týpký flört aþamasýndan aþka doðru ilerleyen bir iliþki gibi sýrayla “bir tanem, bebeðim, aþkým” kelimelerini de kullanmýþtý. Hatta onun gelmesini umut ederek ona eskiden takýldýklarý yerlerde randevular bile vermiþti, o randevulara kendisi hep gitmiþti de o hiç gelmemiþti. Bir yandan býkmadan yazmaya devam etmiþti, her gününü, yaptýðý neredeyse her þeyi ona anlatmýþtý, hem de artýk hiçbir cevap beklemeden, hiçbir cevap verilmeyebilecek sorusuz cümlelerle… Ta ki artýk umutlarýnýn can çekiþmeye baþladýðý üç gün öncesine kadar…

Artýk dayanamýyordu, hem üç gündür ona yazmamaya, hem de onsuzluða… Onun uðruna giderek daha fazla þey yapmak istemeye devam etti, önce sakinleþmek için sabah kahvesini yaptý, balkona çýkýp kahvesiyle birlikte bir sigara yaktý, heyecandan buz kesmiþ ellerini kahvesinin ilk yudumunu alýrken ýsýttý ve bir mesaj daha yazdý: “Aþkým, seni çok özledim, birazdan evden çýkýp sana geliyorum.” Mesaj her zamanki gibi iletildi, ama yine hiçbir cevap gelmedi. O ise acelesi yüzünden yanan boðazýna da, çektikleri yüzünden yanan yüzüne ve yüreðine de aldýrmadan kahvesini hemen içti, ciðerlerini bir an önce öldürmek istercesine sigarayý birkaç nefeste içip söndürdü, hiçbir manzarasý olmayan balkonundaki sandalyesinden yine ayaklarýný seyrederek kalktý, içeri girdi, onun en sevdiði kýyafetleri giyinip evden fýrladý. Artýk kendisi çok þey beklemese de adýmlarý hâlâ bir þeyler bekliyor olacak sabýrsýzca hýzlýydý. Bu sayede kýsa sürede ve pek bir þey düþünemeden Ankaray duraðýna ulaþtý, yüreðinde onda kalmaya gittiði günlerdeki heyecanýn artýklarý varken treni bekledi, gelen ilk trene binip hafýzasýna dövme gibi kazýnmýþ o ayný adrese gitti. O ayný apartmanýn ayný dairesinin otomatýna bastý, ama apartmanýn kapýsýný açan olmadý. Birkaç kez daha denedi, yine olmadý. Neyse ki o sýrada apartmana doðru yönelen, elinde süpermarket poþeti tutan orta yaþlý bir kadýn belirdi, o poþetlerin aðýrlýðýndan mý, yoksa yaþýndan mý zor yürüdüðünü anlamadýðý þekilde apartman kapýsýnýn ve onun yaný baþýna geldi. O utanmýþtý, ama kadýn nedense gülümsedi, kapýyý anahtarýyla açýp ona yol verdi. Artýk kendisini orada öyle yabancý hissediyordu ki teþekkür etmeye bile yüz bulamadý, muhtemelen yanaklarý kýzarmýþken bir tebessüm etmekle yetinip içeri girdi, heyecandan düþercesine bir alt kata indi, o ayný zili çaldý. Ýçeriden kapý zili dýþýnda hiçbir ses gelmiyordu. Oraya gelebilmeye bulduðu yüzün cesaretiyle çalmaya devam etti, yetmedi, bir de telefonla onu aramaya baþladý, derinden duyduðu, kendisine tanýdýk gelen melodi üzerine zili çalmayý býrakýp dikkat kesildi, kulaðýný kapýya dayadý, doðru duyuyordu, içeride onun telefonu çalýyordu! Ona dair deðil de en azýndan onu bir kez daha görmeye dair bir umutla kapýyý yumruklamaya baþlamýþtý ki omzunda hissettiði yabancý bir el onu durdurdu:

- Hayýrdýr beyim, birine mi baktýn?

Sanki çok kötü bir þey yaparken yakalanmýþ bir çocuðun kocaman gözleriyle yavaþ yavaþ arkasýna döndü; orta yaþlý, býyýklý, gösteriþsiz kýyafetli bir adam neyse ki ona düþmanca deðil, sorduðundaki gibi içten bir merakla bakýyordu. Hemen onun bakýþlarýndan cesaret alýp kekeleyerek “evet” dedi:

- Ben burada oturan hanýmýn eski bir arkadaþýyým da… Ona ulaþamýyordum ne zamandýr, onu görmeye gelmiþtim…

O adam sanki duymak istediði cevabý duymuþçasýna gülümsedi:

- Haa, anladým beyim. Ben de buranýn kapýcýsýyým. O haným kýzýmýz üç gün önce taþýndý, nereye gittiðini de söylemedi. Allah günah yazmasýn, garip bir hanýmdý zaten, kimseyle konuþmazdý, evini olmayacak bir fiyata satýlýða çýkardý, kimseye bir þey demeden çekti gitti.

Adam konuþurken el hareketleriyle sanki onu o an uðurlamýþtý, neyse ki karþýsýndakini öyle kolay uðurlayacak gibi görünmüyordu. Zaten o da o sözleri duydukça büyüyen gözlerle þaþakalmýþtý, ne diyeceðini bilemeyip bir süre ani ve heyecanlý hareketlerle etrafa baktý, soðuktan buz kesmiþ elleriyle ateþini düþürmek istercesine elini alnýna koydu, sonra sayýklarcasýna konuþtu:

- Ama nasýl olur, ben kendisinin cep telefonunu arýyorum, içeriden telefonunun sesi geliyor?

Bu kez kapýcý þaþýrmýþ görünerek onu kibarca itip kapýya bir iki adým daha yaklaþtý:

- Allah Allah, nasýl olur beyim, bir tekrar ara bakayým hele…

Denileni yaptý ve tekrar aradý, evet, hâlâ o tanýdýk melodinin sesi içeriden geliyordu. Kulaðýný kapýya dayayan o kapýcý da o sesi duyuyor muydu, yoksa bu onun alçakça umut veren sanrýlarýndan mý ibaretti, anlamaya çalýþtý. Neyse ki kapýcý kulaðýný kapýdan çekip ona döndü ve yine þaþkýnca söylendi:

- Hayýrdýr inþallah, dediðin doðru beyim, içeriden bir ses geliyor valla…

Kendisine dair korkuyu ve iyimser umudunu yenince daha dehþetli bir korkuya kapýldý, “yoksa” deyiverdi, ama arkasýný getirmeye cesaret edemedi, dehþet içinde bir kapýcýya, bir kapýya baktý, sonra sonunda konuþabildi:

- Kapýyý açsak mý abi, anahtar falan var mý?

Kapýcý daha sakin görünerek “var beyim var” dedi, sonra onun telaþý yanýnda iyice batan o ayný sakinlikle cebinden bir anahtar çýkarýp kapýyý açarken anlatmaya baþladý:

- Hiç anlamadým bu iþi zaten beyim, akýl var, mantýk var, böyle eski, yýkýk dökük bir ev hiç 300,000 liraya satýlýr mý, bu civarda nerede görülmüþ?

Fakat söylenenleri duysa da zor algýlýyordu o, çünkü içeride karþýlaþmaktan korktuðu manzaranýn korkunç ihtimaliyle tir tir titriyor, bir saða bir sola hýzla sallanýyordu. Derken kapýcý anlatmaya devam ederken evin kapýsý, hemen saðdaki kapý hariç açýk olan iç kapýlarýndan bomboþ odalarý sergileyerek sonunda açýldý:

- Ýþte beyim, ev gördüðün gibi, þu duvarlarýn isine pisliðine, döþemelere bak, çok dedim, dinletemedim, o para buradaki evlerin en az üç katý dedim, kimse almaz, herkes güler dedim, dinletemedim. Zaten dedim ya beyim, Allah günah yazmasýn, garip bir kýzcaðýzdý.

Oysa ona o ev ne de güzel görünüyordu! Yine bir tepki vermeden onun numarasýný tekrar aradý; o tanýdýk ses, kapýsý kapalý olan odadan, onun yatak odasýndan geliyordu, hemen var gücüyle kapýnýn koluna asýlýp “ne duruyorsun” dercesine, biraz da baðýrýrcasýna konuþtu:

- Buranýn anahtarý var mý sende? Nasýl açacaðýz bu kapýyý…

Kapýcýnýn “yok beyim” demesiyle bir elinde hâlâ arama yaptýðý telefon varken geri çekildi, var gücünü topladý, kapýcýnýn sözünü omuz atarak kýrdýðý kapýnýn gürültüsüyle kesip içeri daldý. Gördüðü manzara karþýsýnda dehþetinden deðil, yine þaþkýnlýðýndan kalakalmýþtý neyse ki… Zamanýnda beraber kaldýklarý o büyükçe odada artýk hiçbir eþya yoktu, bir duvarlar tanýdýk kalmýþtý, o duvarlarda uzaktan okunmayan, onlarca, belki yüzlerce kaðýt parçasý asýlýydý, bir de beraber çektirdikleri o fotoðraflar… Yine de ilk etapta hiçbirisine dikkat etmedi, kapýnýn yanýndaki duvarda bulunan prizde þarja baðlý duran, o tanýdýk melodinin geldiði o tanýdýk cep telefonuna yöneldi, ama döþemenin üzerinde onsuz çalýp duran telefondan da önce, telefonun yanýna konmuþ, mektup tarzý bir not dikkatini çekmiþti, aramayý noktalayýp yere eðildi, notu aldý, duvarlar dýþýnda bomboþ odada gezinerek onun o güzel el yazýsýný okumaya baþladý: “Hoþ geldin bir tanem, eninde sonunda buraya gelip bu notu bulacaðýný biliyordum. Zekâna da hep güvendim, cesaretine de, odamýzýn kapýsýný kýrmýþ olan gücüne de… Ama ben ne senin kadar zeki olmayý, ne cesur olmayý, ne de güçlü olmayý baþarabildim. Belki bilmiyorsun ama ben sana da, kaderime de çoktan yenildim. Bizi mutluluða taþýyacak çýkar yolu aklýmla bulamadým, belki de o yolu bulmaya hiç cesaret edemedim, ya da buna gücüm yetmedi. Eninde sonunda olan oldu, ailemin beni zorla evlendireceði adama sonunda teslim oldum. Ýþte senin hiçbir mesajýna cevap vermememin, hiçbir aramaný yanýtlamamamýn asýl nedeni buydu bir tanem… Belki sen hâlâ anlamadýn, çünkü asýl sevdiðim o tertemiz kalbinle yine bana kanmýþsýndýr, biliyorum, ama senden kopmamýn gerçek nedeni o çocukça bahane deðildi, adý üstüne, onu sýrf benden uzaklaþasýn diye, ya da senden uzaklaþmak için bahane olarak kullandým. Aslýnda buna da, senden ayrý kalmaya da mecbur kaldým. Sana ne kadar teþekkür etsem az, çünkü bana raðmen beni haftalardýr hiçbir gün yalnýz býrakmadýn, ben de buraya geldiðinde mesajlarýný deðil sadece okumak, ezberlediðimi sana göstermek için her bir mesajýný, her bir cümleni kâðýda döküp duvarlarýmýza yapýþtýrdým. Bir de birbirimizin kýymetini bilmediðimiz günlerden kalma fotoðraflarýmýzý… Her þeyin bittiði anda sana aslýnda ne kadar çok deðer verdiðimi anla diye bunu yaptým. Ama iþ iþten geçti bebeðim, ben þimdi bedenen belki yakýnlarda, belki çok uzaklardayým, ama ruhum çoktan öldü. Bana uzun süredir ilk defa mesaj atmadýðýn gün vaktin geldiðini anladým, tüm eþyalarýmý sattým, evi de satýlýða çýkardým, o nefret ettiðim adamla bir yerlere gittim. Nereye gittiðim önemli deðil bir tanem, biliyorum, ben yine senin kalbindeyim, ya da en azýndan aklýndayým. Benim için üzülme diyemeyeceðim, çünkü hep dediðim gibi, ben kendi intiharýmý hazýrladým, o adamla yaþayacaðým koca bir ömre yaydým. Onunla her geçen gün tekrar ölmeye gidiyorum, ya da belki onu öldürmeye, belki de kendimi öldürmeye… Ama her halükarda artýk yaþamýyorum, senin sevdiðin bunlarý yazdýðým gün öldü bebeðim. Yine de sana son bir kez söylemek istiyorum, seni hep çok sevdim ve hâlâ çok seviyorum.” Notun sonundaki imzayý da hatýrladý, ama gariptir ki gözlerinden damlayan bir damla yaþla bir imza da o attý o kâðýt parçasýna… Sonra duvardaki sayýsýz kâðýt parçalarýna yaklaþtý, kendisine tanýdýk gelen kendi cümlelerini tek tek okudu. Gerçekten de hepsi onun cümleleriydi ve hepsi ona dairdi, ya da mazide kalmýþ bir “biz”den geriye kalan onlara dair… O cümleleri okudukça, onlarý yazdýðý anlarý, onlarý yazdýrtan duygularý tekrar yaþadý, ama artýk aðlamýyordu. O geveze kapýcýyý bile susturan o odanýn görüntüsü onu da, gözlerini de susturmuþtu. Artýk hiçbir þey görmüyor, konuþmuyor, hissetmiyordu. Tek istediði son bir kez onun kokusunu duyabilmekti, önce elindeki notu, sonra duvardaki kâðýtlarý, sonra da duvarýn kendisini kokladý. Haklýydý, her yer onun gibi kokuyordu, ya da ona hasret benliði her yerde onu kokladýðýný sanýyordu. Ama daha fazla dayanamadý, bir kendisine, bir duvarlara þaþkýn þaþkýn bakmakta olan kapýcýya dönüp fýsýldadý:

- Sað olun, artýk gitmeliyim.

Zoraki emlakçýlýk rolüne soyunmuþ kapýcý “iyi ama kapý” diyecek olmuþtu ki, o, her þeyi yerli yerinde býraktýðý gibi kapýcýyý da olduðu yerde býraktý, önce odadan, sonra o evden, sonra da o apartmandan çýktý. Bu gýyabýnda ziyaret her þeye raðmen yüzünde bir gülümseme býrakmýþtý, çünkü belki de aylar sonra ilk kez kokusuna onun kokusunun karýþtýðýný hissediyordu. O oda, o ev, o apartman, belki de o semt ve þehir buram buram o kokuyordu artýk.

Sarhoþtu, alkolden olmadýðýný bilse de neden olduðunu bilmiyordu. Baþý dönüyordu, yürürken sallanýyordu, bir yandan da bindiði Ankaray treni sanki sabit duruyordu da o tanýdýk mahalle ondan uzaklaþýyordu, týpký onun gibi kopuyordu ondan, ama o yerinde sayýyordu. Ayný hissiyattaydý Ankaray istasyonundan evine yürürken de; sanki o, olduðu yerde duruyordu da dünya hýzla dönüp onu ondan uzaklaþtýrýyordu. Ne de olsa imkânsýz aþklarýna tüm dünya karþý deðil miydi? Onlarý tüm dünya ayýrmamýþ mýydý?

Daha fazla bir þey hissetmedi, düþünemedi, yürüse de uyuþuk kaldý, sonunda evine vardý, ya da evi ona geldi, içeri girdi, üstünü çýkardý, ev kýyafetlerini giydi, her zamanki gibi balkona çýkýp bir sigara yaktý, cep telefonunu eline alýp mesaj kýsmýna yazdý: “Aþkým, ben eve geldim.”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sevdiðin Birinin Sesini Unutmak
Cennet

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yetenek Sizsiniz
Doðalgaz
Kara Masal
Pencere Önü Çiçeði
Çoktan Kaçmýþ Tren

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Popo Þiiri [Þiir]
Karmaþýk [Þiir]
Yoksun [Þiir]
Zifiri Karanlýkta Bir Kapý [Þiir]
Çok Yorgunum [Þiir]
Ter Dökmek [Þiir]
Enayi [Þiir]
Saymak [Þiir]
Oluruna Býrakmak [Þiir]
Akvaryum [Þiir]


Seyda Kesikoðlu kimdir?

Þiir yazmayý ve okumayý seven birisiyim.

Etkilendiði Yazarlar:
Orhan Veli, Nazým Hikmet...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seyda Kesikoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.