Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
" Parayı veren işte böyle düdüğü çalar" demişti, babam. Ağzımdan düdüğü çektiğimde ona gülümsemiştim. Sonrasında ise bir kez daha " Düttürü düüüttt " yaptığımda o da gülmüştü. " Aferim oğlum işte böyle, bu düdüğü senin için perşembe pazarında bir tezgahta çaldım. Hoşuna gideceğini biliyordum ." demişti. Babam bir hırsızdı. Babam sürekli bir şeyler çalardı. Annem " Bey eve yeni bir ütü lazım " dediğinde çok geçmeden eve yeni bir ütü getirirdi. " Al hanım bunu Nişantaşında bir evden çaldım. Sahibi doktormuş. " derdi. Sadece bizim için değil diğer komşularımızın ihtiyaçları olduğu zamanda onlar için çalardı. Ona sürekli gelenler olurdu. Ayşe teyze, Hasan amca, Bakkal Rıfkı, Yetim Hüsnü, Emekli Rüstem, Köylü Hüsmen amcalar ona gelir sipariş verirlerdi. Kimi televizyon, kimi sehpa, kimi buzdolabı gibi hatta bir çoğu kömür, makarna gibi şeyler isterlerdi. Babam çok cüzri bir ücret karşılğında bütün istenilen şeyleri çalar onlara gününde teslim ederdi. Babam çalmadığı zamanlar camiden çıkmazdı. Hoca ile arası çok iyi sayılırdı. Hoca efendi babam için " Fakir, fukara dostu, gerçek müslüman " derdi sürekli. Günün beş vakti namazını ihmal etmezdi. Ezan sesini duyduğunda babam hemen ayağa kalkar " Hanım beni çağırıyorlar , işe gitmem lazım. Böreği geldiğimde fırına koyarsın " derdi. Ben ise çok mutluydum. O günler de düdüğümle " Düttürü düüüttt " yaparken koşar adım sokaklarda eğlenirdim. Bir gün bekçi amcayla polis amca beni gördüğünde durdurmuştu. Sen hırsızın oğlu değil misin diye sormuşlardı. Bende evet demiştim. Sonra gözlerime inanamamıştım. Onlarda ceplerinden birer düdük çıkarıp aynı benim gibi " Düttürü düüütt" yapmışlardı. Meğer babam onlara da benimkinin aynısından birer düdük vermişti... Sonra hep beraber bir kez daha " Düttürü düüüttt " yapmıştık. Bir gün komşumuz Safinaz teyze bana çok kızmıştı. " Oğlum yeter artık bıktık senin şu " Düttürü dütünden " demişti. Safinaz teyzemin çok güzel bir poposu vardı. Onu hep mıncıklamak isterdim. Ama bir gün babamı kapı aralığından görmüştüm. O mıncıklıyordu. Sonra bir gün bütün mahalleli toplanıp bize gelmişti. Babama yalvarıyorlardı. " Gel başımıza geç. Mahalleye muhtar ol.. Eğer muhtar olamazsan parti kur . Yap bir şeyler de ne yaparsan yap " diyorlardı. Ama bu olmadı. Babam bir sabah öldü. Kansermiş dediler. Annem eşyalarını toplarken bir torba düdük buldu. Meğer bana verdiği o düdüklerden çokçası var mış. Onları herkese hala dağıtıyormuş. Babamı hırsızlar mezarlığına gömdüler. Cenazesi çok kalabalıktı. Bütün ahali, karakol hemen herkes oradaydı. Hepsi onu çok seviyordu...Hepside ona saygılarını göstermek için aynı benim gibi düdüklerini çıkarıp " Düttürü, düüüttt" yapmışlardı ...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |